Sidebar Ads

Zakir KAYA :Gurbette bir Eskiharmanlı .2




Birinci yazımızda ''beder'' de kalmıştık tarihe yolculuğumuza beder den( harman yeri) devam edelim. Köyümün en düzlük yerinde beder vardır ,buraya taşınır tarlanın mahsulü burada patos ta saman yapılır vırrık ta da saplar ve mahsul ayrıştırılırdı. Otlar ise lod edilirdi buğday ve arpa siğ edilirdi, kelimelerin bazısını anlamadığınızın farkındayım bu yazıyı bir köylü yazıyor hoş görünüze sığınıyorum.

Harman yerinde toz duman bulutları oluşur yüzunu atkı ile örterlerdi temiz oksijen almanın başka yolu yoktu.
Toz bulutları patos çalışırken bulutlara değerdi nerde ise kış şartları çok çetindi. Ve beslenen hayvanlara verilecek yem saman ve kışın insanların yemesi için un, bulgur gerekliydi ve herkes bunu yapmak zorunda olduğundan tozu dumanı kimseler problem etmezdi. Bu işi sıra ile herkes yapmak zorunda olduğundan engin bir hoş görü vardı.

 Mahsuller tarlalarda tırpanla kesilir tırmık ile toplanırdı.

 Yazın yakıcı sıcağında tırpancılar sabahın saat beşinde toplanır gurup halinde tarlaya yada çayıra giderlerdi .
Bunlar köyde yaşayan insanlardı pale denirdi bir birlerinin tarlasına giderler hem para kazanır hemde sıra ona gelince komşusu akrabası pale olsun diye çalışmak zorundaydılar.
 Malum köyde işçi pazarı yada kahvesi yoktu adeta bir yarış içinde tarla veya çayırı biçerlerdi bu işte hile
olmazdı ,çünkü yavaş tırpan çekenin tırpan bir yerine gelirdi.
 Aralarında en fazla iki metre mesafe vardı ve hızlı biçmek zorundaydılar
 hasta ve çocuklar  ise tırmık işi yapardılar gerçekten de çok hızlı çalışılır ve hile yapılamazdı terleri lastik cizlavet  ve selnelik ayakkabılarına kadar akardı.
 Saat öğleye yaklaşınca köyden hanımlar yiyecek içecek getirilirlerdi ayrana ekmek doğranır yenirdi ,doğal kaynak suları tarlalara yakındı yoksa bile yarım metre kazdın mı bereketli topraktan su çıkardı durulmasını bekler ve buz gibi sudan içerlerdi.

Ögle saatlerini bulunca tavuk suyuna patates soğan eklenir bulgur pilavı köyden gelirdi ye babam ye tadına doyulmazdı ,soğanda kırdın mı mis gibi tandır ekmeği günün ödülü idi olmadı avsır a torakı de baş tacı idi (lor çorbası.) 
Akşama kalınmazdı pek erken dönülürdü , işte bu durum hep yaşam mücadelesi devam ederdi ,şimdilerde biçerdöverler traktörler bu işleri çok kolaylaştırdı .
Dediğim gibi ilk yazımda biz 1970 lerı anlatıyoruz.! bitince bu mahsuller biçildikten sonra kağnılara yüklenir ,yükleme o kadar abartılıydı ki üste olanlara dirgenlerle uzatılır onlara da havada kendi dirgenler ini uzatır yüklerdiler ,tabi yükselince inme şansı bulamazdılar . Ve ipler ile sıkıca bağlanırdı mahsuller bazen dört öküz veye dört camış anca çekerdi .

Üste kalan pale ler iplere sıkı tutunur aşağıdakilerde ho ho der hayvanlara yürü derdi ve bu zahmetlerle hem ailelerine hemde hayvanlarına 8 aylık kış mevsiminde geçinmenin bedelini ödeme durumu her yıl yaşanırdı.
 Bazen ot yada ekin biçiminde yılanlar gözükürdü bazen saldırır ,bazen kaçmaya çalışırlardı tırpanı olan paleler den kurtulma şansları çok zayıftı.
Yolda yürürken uçan yılanlar görülürdü direk saldırılardı bunlar söylenti değildi gerçekti ,çok yılan havada tırpanlar tarafından ikiye bölündü eski harmanda.
 Birde Liç diye bir vadi vardı burada bir efsane havası esiyordu yalnız gece yürünemezdi buka liçe diye ( Liçin Gelini) bir hayaletin olduğu ve gece gelinlik ile dolaştığı anlatılıyordu, bazen tilki olduğu bazen ise tilki halinden gelinlik giymiş
bir gelin olduğu anlatılırdı .
Ben şahsen gece geçtim tek başıma o yıllarda çocuktum ama görmedim, fakat çok gören olduğunu bire bir görenler olduğunu duydum.
 Görenler biz zati bana aktardılar, neyse biz bedere geri dönelim yani harmana burada işlemden geçen buğday ve arpalar elekten geçtikten sonra kozer den ayrıldıktan sonra kuyulara konur ustu örtülürdü otlar yığınak yapılır lod olurdu ,samanlar ise ağıllara kapalı yerlere konurdu.
 Bazı yıl saman bolluğu bazı yıl samanın buğdaydan pahalı olduğu yıllar bilirim bu yüzden sakla
 samanı gelir zamanı mantığı hep vardı .
Tatsız olaylar yaşanırdı bazen gecenin bir vakti yığılmış otları yakanlar olurdu ,bu çok acıydı bu emeklerin boşa gitmesi anlamına geliyordu. Ve insanları perişan ediyordu bir çeşit intikam alma göstergesiydi .
Bazende gençler gece kuyuları açıp buğdayı aşırırlardı, köylerde para pek iş yapmıyor bakkallar arpa buğday karşılığı alış veriş yapıyordu.

Kahve yoktu ama




bakallar da toplanan gençler ceviz oynuyordular bu yüzden herkes babasından habersiz kuyudaki buğdayı aşırtıyordu buda
bir gerçek.
 Kuyulara sel dediğimiz taslar düz taşlar konulur üstü çamur ile kapatılırdı, gece çamur sökülür taş kaldırılır kuyudan yeteri kadar alınır tekrar çamurla kapatılırdı, formül buydu köyde elektrik yoktu gaz lambası gaz bitmesin diye erkenden 
söndürülür,  erken yatılır erken kalkılırdı .
Bu durum sadece benim köyüm için değil her köy için  geçerli bir durumdu .
 2. bölümü burada sonlandırıyoruz ömür yeterse 3. bölümü de bir ara yazarız sevgi ile kalın.
 ...Zakir Kaya sizden biri...

Yorum Gönder

0 Yorumlar