Bundan böyle artık avukatlar 3300 TL’nin altındaki alacak tutarları için kişilere doğrudan icra takibi başlatamayacaklar. Borçluların evlerine ihbarname gönderemeyecekler. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/10571 esas sayılı 2015/8738 karar sayılı ve 18.03.2015 tarihli kararına göre artık avukatlar doğrudan icra takibi yapamayacaklar. Gerçekleşen bu karardan sonra 3300 liranın altındaki alacaklar için avukatlar artık Tüketici Hakem Heyetlerine başvurmak zorundadırlar. Kişinin kendisine 3300 liranın altında bir rakam için avukat tarafından bir ihbarname gönderilmiş ise doğrudan dosyaya yazacağı bir itiraz dilekçesi ile kendisine açılan dosyanın durdurulmasını sağlayabilecek ve dosyanın Tüketici Hakem Heyeti tarafından görüşülmesini sağlayabilecektir. Borçluların bu haklarını mutlaka bilmesi gerekmektedir.
Yukarıdaki bu bilginin mutlaka tüketiciler tarafından bilinmesi gerekir. Hukuksal haklar ne kadar iyi bilinirse o kadar az mağduriyet yaşanır. Çünkü avukatların en küçük alacaklar için vatandaşı nasıl sıkıştırdığı bilinmektedir. Her ne kadar 2012 yılında kanunlaşan 6352 sayılı kanun ışığında artık avukatlar ev ve işyerlerine haciz yapamaz ve eşya haciz edemez durumda olsalar da, halen bu kanundan habersiz olunduğu varsayımından hareketle insanlara zorluklar çıkarmaktadırlar. Esasen avukatların Yargıtay’ın aldığı bu karara uymaları gerekir. Fakat avukatların bu kararı bildikleri halde görmezden gelip alınmış bu karara uymadıkları gözlemlenmektedir. Vatandaşın da bu yönde alınan kararı bilmediğini ve takip etmediğini bildiklerinden doğrudan icra takibi yoluna gitmektedirler. Oysa alınan bu karar adliyelerin yükünü hafifletmek ve dosya hacmini azaltmak için alınmıştır. Elbette alınan bu karar sonrasında avukat icra takibi başlatmak istese bile başlatamaması gerekirken, icra dairelerinden böyle bir kararı nasıl çıkartabildikleri de sorulması gereken bir diğer sorudur. Bu konuda icra dairelerindeki yetkililerin önüne gelen böyle bir dosyaya imza koymaması ve izin vermemesi gerekir. İşte, vatandaş haklarını bilmez ve çıkmış bu karardan bihaber ise böyle bir icra takibine muhatap olabilir. Peki, yukarıda açıklanan bu karara rağmen kişinin evine 3300 liranın altındaki bir tutar için icra dosyası açılmış ve takibi başlatılmış ise yapılması gereken nedir? Bu sorunun cevabını ve daha fazlasını vatandaşın bilgisine sunuyoruz.
Gönderilen Böyle Bir İhtarname Sonrasında Ne Yapılmalıdır ?
Yasal itiraz süresi içerisinde (5 iş günü) icra dosyasının açıldığı adliyedeki ilgili icra dairesine gidip açılmış olan dosyaya itiraz dilekçesi eklenmelidir. Yukarıdaki karar (karar numaraları mutlaka belirtilmelidir) doğrultusunda böyle bir icra takibinin yapılamayacağı ve dosyanın Hakem Heyeti tarafından görülmesi gerektiği gibi kısa bir itiraz dilekçesi yeterli olacaktır. Dilekçede esas ve karar sayılarını belirtmek yararlı olacaktır.
Bu itiraz dilekçesinden sonra dosyanın işleyişi durur ve dosya görüşülmek üzere Tüketici Hakem Heyetine gönderilir. Ve böylece avukat artık sizinle irtibat kuramaz ve oda hakem heyetinin vereceği kararı beklemek durumundadır. Hakem heyeti dosyayı görüşürken tarafların görüşünü almak isteyebilir ve özellikle borçlunun görüşlerine baş vurmak isteyebilir ve bu yönde çağrıda bulunabilir. İtirazı yapan kişi borçlu ama bir tüketici olarak kanundan kaynaklanan hakkını kullanmış ve üzerine düşeni yapmış ve artık o da alınan kararı beklemek durumdadır. Karar taraflara tebligat yolu ile bildirilir. Hakem Heyetinin aldığı karara her iki tarafın da itiraz etme hakkı vardır.
Bilinmesi gereken bir diğer bilgi ise Hakem Heyetlerinin aldığı kararlar çoğunlukla tüketiciden yanadır. Var olan borcun kaç taksit halinde ödeneceğini hakem heyeti belirlerken borçlunun durumuna göre karar verir ve çoğunlukla avukatların yaptığı 3-5 taksitin çok üzerinde taksitlendirme yaparlar ve borçlunun rahatça ödemeyi yapabilmesini sağlarlar. Eğer itiraz dilekçesi “borcum yoktur” seklinde ise ve gerçekten de kişinin borcu yok ise büyük olasılıkla tüketici lehine karar verilir ve borcun olmadığı yönünde karar çıkar. Dilerse avukat alınan bu karara itiraz eder ama bu itiraz çok büyük oranda kabul edilmez ve böylece karar kesinleşmiş olur.
İnsanlar buna benzer birçok konuda hukuksal haklarını bilmelidir ve çekinmeden takipçisi olmak durumundadır. Bilinçli bir vatandaşın görevi bunu gerektirir. Aksi halde mağduriyet kaçınılmaz olur. Özellikle de haksız yere mağduriyet kaçınılmaz olur.
Bundan böyle artık avukatlar 3300 TL’nin altındaki alacak tutarları için kişilere doğrudan icra takibi başlatamayacaklar. Borçluların evlerine ihbarname gönderemeyecekler. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/10571 esas sayılı 2015/8738 karar sayılı ve 18.03.2015 tarihli kararına göre artık avukatlar doğrudan icra takibi yapamayacaklar. Gerçekleşen bu karardan sonra 3300 liranın altındaki alacaklar için avukatlar artık Tüketici Hakem Heyetlerine başvurmak zorundadırlar. Kişinin kendisine 3300 liranın altında bir rakam için avukat tarafından bir ihbarname gönderilmiş ise doğrudan dosyaya yazacağı bir itiraz dilekçesi ile kendisine açılan dosyanın durdurulmasını sağlayabilecek ve dosyanın Tüketici Hakem Heyeti tarafından görüşülmesini sağlayabilecektir. Borçluların bu haklarını mutlaka bilmesi gerekmektedir.
Yukarıdaki bu bilginin mutlaka tüketiciler tarafından bilinmesi gerekir. Hukuksal haklar ne kadar iyi bilinirse o kadar az mağduriyet yaşanır. Çünkü avukatların en küçük alacaklar için vatandaşı nasıl sıkıştırdığı bilinmektedir. Her ne kadar 2012 yılında kanunlaşan 6352 sayılı kanun ışığında artık avukatlar ev ve işyerlerine haciz yapamaz ve eşya haciz edemez durumda olsalar da, halen bu kanundan habersiz olunduğu varsayımından hareketle insanlara zorluklar çıkarmaktadırlar. Esasen avukatların Yargıtay’ın aldığı bu karara uymaları gerekir. Fakat avukatların bu kararı bildikleri halde görmezden gelip alınmış bu karara uymadıkları gözlemlenmektedir. Vatandaşın da bu yönde alınan kararı bilmediğini ve takip etmediğini bildiklerinden doğrudan icra takibi yoluna gitmektedirler. Oysa alınan bu karar adliyelerin yükünü hafifletmek ve dosya hacmini azaltmak için alınmıştır. Elbette alınan bu karar sonrasında avukat icra takibi başlatmak istese bile başlatamaması gerekirken, icra dairelerinden böyle bir kararı nasıl çıkartabildikleri de sorulması gereken bir diğer sorudur. Bu konuda icra dairelerindeki yetkililerin önüne gelen böyle bir dosyaya imza koymaması ve izin vermemesi gerekir. İşte, vatandaş haklarını bilmez ve çıkmış bu karardan bihaber ise böyle bir icra takibine muhatap olabilir. Peki, yukarıda açıklanan bu karara rağmen kişinin evine 3300 liranın altındaki bir tutar için icra dosyası açılmış ve takibi başlatılmış ise yapılması gereken nedir? Bu sorunun cevabını ve daha fazlasını vatandaşın bilgisine sunuyoruz.
Yasal itiraz süresi içerisinde (5 iş günü) icra dosyasının açıldığı adliyedeki ilgili icra dairesine gidip açılmış olan dosyaya itiraz dilekçesi eklenmelidir. Yukarıdaki karar (karar numaraları mutlaka belirtilmelidir) doğrultusunda böyle bir icra takibinin yapılamayacağı ve dosyanın Hakem Heyeti tarafından görülmesi gerektiği gibi kısa bir itiraz dilekçesi yeterli olacaktır. Dilekçede esas ve karar sayılarını belirtmek yararlı olacaktır.
Bu itiraz dilekçesinden sonra dosyanın işleyişi durur ve dosya görüşülmek üzere Tüketici Hakem Heyetine gönderilir. Ve böylece avukat artık sizinle irtibat kuramaz ve oda hakem heyetinin vereceği kararı beklemek durumundadır. Hakem heyeti dosyayı görüşürken tarafların görüşünü almak isteyebilir ve özellikle borçlunun görüşlerine baş vurmak isteyebilir ve bu yönde çağrıda bulunabilir. İtirazı yapan kişi borçlu ama bir tüketici olarak kanundan kaynaklanan hakkını kullanmış ve üzerine düşeni yapmış ve artık o da alınan kararı beklemek durumdadır. Karar taraflara tebligat yolu ile bildirilir. Hakem Heyetinin aldığı karara her iki tarafın da itiraz etme hakkı vardır.
Bilinmesi gereken bir diğer bilgi ise Hakem Heyetlerinin aldığı kararlar çoğunlukla tüketiciden yanadır. Var olan borcun kaç taksit halinde ödeneceğini hakem heyeti belirlerken borçlunun durumuna göre karar verir ve çoğunlukla avukatların yaptığı 3-5 taksitin çok üzerinde taksitlendirme yaparlar ve borçlunun rahatça ödemeyi yapabilmesini sağlarlar. Eğer itiraz dilekçesi “borcum yoktur” seklinde ise ve gerçekten de kişinin borcu yok ise büyük olasılıkla tüketici lehine karar verilir ve borcun olmadığı yönünde karar çıkar. Dilerse avukat alınan bu karara itiraz eder ama bu itiraz çok büyük oranda kabul edilmez ve böylece karar kesinleşmiş olur.
İnsanlar buna benzer birçok konuda hukuksal haklarını bilmelidir ve çekinmeden takipçisi olmak durumundadır. Bilinçli bir vatandaşın görevi bunu gerektirir. Aksi halde mağduriyet kaçınılmaz olur. Özellikle de haksız yere mağduriyet kaçınılmaz olur.KHA
0 Yorumlar