Terekemeler’in Kökeni
Borçalı ve Kazak boyundan gelen Kıpçak, Kuman, Bulgar veHazar TürklerininÖn-Asya’daki koludur. Bu boya iki isim birden verilmiştir.Bu isimler; Karapapakve Terekeme’dir.Terekemelerin ilk göçü 1800 lü yıllara kadar gitmektedir.1828 yılındaTürkmençay Antlaşması ile kuzey Azerbaycan’daki yurtlarıBorçalı ve Kazakbölgelerinden ayrılarak Kars’a geldiler. Bir kısmı ise İran Azerbaycan’ına(Güney Azerbaycan) göç ettiler. 1904 yılında 90-100 hanelikbir TerekemeöbeğiAnadolu’ya geldi. Bir kısmı yine Kars’a, bir kısmı Ağrı veAdana’ya yerleştiler.1914 tarihinde Sivas’ın Tutmaç, Büyükköy ve Kurdoğluköylerine gelenler oldu.1877 ‘de Sivas’ta en az bir Terekeme köyü bulunmaktaydı.Ancak günümüzdebölgehalkıyla kaynaşmış durumlardadır. 1921 yılında bir kısımTerekeme daha Tiflis,Borça ve Kazak bölgelerinden Kars’a geldiler.Daha sonraki dönemlerde bu göçü gerçekleştirenler geldiklereyerlerdebıraktıkları akrabalarını ziyaret etmişlerdir.Özellikle yaşını almış ve göçyıllarını yaşayan Terekemeler’in Azerbaycan’a gidip oradaakrabalarınıbulduklarına bizzat tanıklığım vardır.Bir Boya Verilen İki İsim: Terekeme ve KarapapakTerekeme adının kökeni tam kesinlik kazanmamakla beraberTürk kelimesinin çoğuluolan Terakime’den gelmiştir.Terakime bazı kaynaklarda belirtildiği gibi Türk’ebenzeyen demek değildir. Arapça’da kelimelerin büyük kısmısonuna ek getirilerekçoğaltılmaz Türk kelimesi de bunlardan biridir.Terekeme adının kökeni konusundabir rivayet vardır ki -zannımca riayet edilmemelidir-o da şudur: ArapYarımadası’na İslam geldiğinde Türkler bu dini beğenmeyiporayı terketmişlerdir. Yani Terekeme ismi Terk-i Mekke’den gelmiştir.Böyle bir durummevzu bahis değildir bilakis Terekemeler İslam’a sıkı sıkıyasarılmış birtopluluktur. Burada bir hususa dikkat çekmek istiyorum;Tarih ilmi yaşandığızaman diliminin şartlarıyla göre değerlendirilmelidir.Yaşadığımız zamanıngözlüğüyle bakılmamalıdır.Borçalı ve Kazak’tan gelen Terekemeler’in giydikleri siyahastragan kalpaksebebiyle gittikleri yerdeki komşuları Karapapak adınıtakmışlardır. Çoğu zamanKarapapak ve Karakalpak Türkleri karıştırılmıştır.Bu iki boy arasında kesin birşekilde hiçbir rabıta yoktur. İkinci isim olanKarapapak buradan çıkmıştır.Karapapak ismini Terekemelerin kendileri değil komşularıkoymuşlardır.Azeri Türkleri de denmektedir. Ancak AzeriTürkleri ile en büyük farklılıkmezheb noktasındadır. En önemli ortaklığımız ise dilnoktasındadır.Terekemerle’de Evlenme GeleneğiErkeğin istediği kızı ana-baba da uygun görürse, kızınevine elçi gönderilir.Erkeğin herhangi bir isteği olmasa da, eğer oğlanevlenme çağına gelmişse kızboylamaya (beğenmeye) çıkılır. Elçi gönderme. doğrudankız isteme anlamınageldiğinden, önce kadınlar gidip kızı görürler. Elçiler,yörenin saygınkişilerinden seçilir.Oğlanın babası ya da yakınlarındanbirileri elçilerlebirlikte gider. Bunun için de genellikle Cuma günleriseçilir.Elçiler arasındaen yaşlı kişi sözü açar, isteklerini bildirirler.Kız babası da evlenmedenyanaysa,‘’Allahın emri varsa men ne diyecem?Bir de gızdan sorak, bahah neder’’ diye cevaplar. Karısı aracılığıyla kızın düşüncesinielçilere iletir.Evlenmeden yana değilse“Kocalık kızımız yok. Sizin yitiğinizbizde değil, başkayerde arayın’’ gibi yanıtlar verilir.Kız tarafı olumluyanıtlıysa ‘’şirinlik(tatlı) yeme günü’’ kararlaştırılır.Erkek tarafıncagetirilen kolonya, şeker,meyve gibi şeyler konuklara sunulur.Bu aynı zamanda‘’beh günü’’ (söz kesme)olarak da değerlendirilir.Kız evine söz yüzüğü, kalağı(baş örtüsü) ve çeşitlihediyeler getirilir.Kadınlar ve Erkekler ayrı odalardatoplanır. Güveyinyakınlarından biri kıza yüzüğü takar. Kimi zamanda kız,erkeklerin toplandığıodaya getirilerek, yüzük orada takılır. Sonra ‘’boy görmesi’’ denen paraverilir.Kız da bahşiş alır.Beh, nişan niteliğindeolmakla birlikte, ayncanişan töreni de düzenlenir.Nişan günü kararlaştırılır.Düğünün iki bayram arasına ya da Muharrem ayınarastlamamasına özen gösterilir.Nişanlılık süresi uzunsa ‘’kız yanı olayı’’ yapılır.Damat, kız tarafınca iyitanınan bir arkadaşı aracılığıyla, gizlice nişanlısınıgörmeye gider.Düğünöncesinde, belli bir günde çeyiz düzme için iki tarafınönde gelenleri çarşıyainer.Başlıkla birlikte alınacaklar saptanır. 4Çarşıya inenlere de armağanalınması adettendir.Oğlan evi, kız evinin bütünihtiyaçlarını evine gönderir.Düğüne her iki taraf kendi konuklarını (konag) ayrı ayrıçağırır. Konuklara‘’atlı’’ denir. İlkin gelin ya da güveyin evine alınankonuklara ‘’atlı çayı’’verilir.Çayda çeyiz görme, kına ve düğün günleri bildirilir.Kimi köylerde‘’atlı’’ deyimi yalnız oğlan evinden kız evine gidenkonuklar için kullanılır.Konuklar köy halkınca paylaşılır. Her evde birkaç atlımisafir edilir.Sağdışlık geleneği yanında birde ‘’Solduş’’ geleneği vardır.Gelin ve güveyin enyakın arkadaşlarından biri sağ, öbürü sol koluna girer,düğün süresinceyanlarından ayrılmazlar.Düğünden bir gün önce beş dallıağaç dalları yadabirbirine tutturulmuş ağaç çatallarından oluşan ‘’kız şahı’’kaldırılır. Kızşahının çevresi ipe dizilmiş meyvelerle bezenir.Kız Sağdışının evinden kalkankız şahının tüm harcama ve sorumluluğu yine ondadır.Meyve kaçırıp sağdışagetirene bahşiş vermek zorunludur.Bunu önlemek için şahınönünde ‘’çubukçu’’yürür. Elleri mendille bağlanan güvey, sağdışla solduşunortasındadır. Şah,gelin evine gelinceye dek yol boyunca ‘’dostun dostluğuna,düşmanın horluğuna,her bir Allah’’, bağırışlarıyla havaya ateş edilir.Şahın ardından genç kızlargelirler, sağdış ve solduş da gelin evine girer.Gece gelinin evinde kına gecesi düzenlenir.Kına yakılmadan önce gelinin degüveyinde avucuna para konulur.Bu para yoksulluktan, uzak kalmak inancıylayoksul bir çocuk tarafından üç kez sayılarak alınır.Daha sonra odadaki tümkonuklara kına yakılır. Oyunlar oynanır. Ertesi sabahgelin alma günüdür. Gelinhazırlanırken kapı önünde davul çalınır, oyunlar oynanır.Aşıklar Türküsöyleyip, atışma yaparlar. Bu sırada ‘’ağlatma’’,‘’ağır ağlatma’’ ve ‘’yürükhava’’ çalınır.Öğle saatlerinde gelin ata biner.Bu güvey evine hareketanlamına gelmektedir.Gelin ata binerken Köroğlu,Cezayir, Suvazlopol(Sivastopol) havaları çalınır. Yengelerde gelinin yanındadır.Onlarla birlikte‘’müjde yastığı’’ da yola çıkar. Yastığı bundan önce güveyevine götüreneçeşitli armağanlar verilir.. Akşam ezanından sonra güveysağdıcının evinden de‘’oğlan şahı’’ kalkar. Bu da güvey evine gelir. Gece koyunkesilir, buna ‘’düşgarı’’ denir. Yemekten sonra konuklar hediye olarak paraverirler. Bu paralarkız yengesinindir. Konuklar dağılınca sağdışlar gelin vegüveyi gerdek odasınagötürür. Şah meyvesinin gerdek öncesinde yenmesi uğursayılır.Terekeme YemekleriHangel : Terekemelerin en önemli yemeğidir. Değerli birmisafir geldiğinde ikramiçin yapılır.Hangeli sevmeyen Terekeme yoktur.Kars yöresinde çok yaygındır.Birkaç farklı şekli vardır.En yaygın olanı boş hamuryaprakları ileyapılanıdır. Hamuru mayasızdır.Hamurun açılmamış her birtopağına künde adıverilir , bir künde bir kişiyi doyurur ve büyüklüğüyaklaşık iki avuç içinidolduracak kadardır.Hamurun en büyük özelliği sertaçılmasıdır. Hamurhazırlanırken her künde için birer adet yumurta kırılırve bir miktar tuzlu suile sert bir kıvamda yoğrulur.Hazırlanan hamur bir süredinlendirilir , yufkaşeklinde ince olarak açılır ve kareler şeklinde kesilir.Kaynar sudahaşlandıktan sonra süzülür ve bir siniye çekilir.Üzerine sarımsaklı yoğurt veiçinde küçük soğan parçacıkları kavrulmuş tereyağı dökülerekservis yapılır.Bekletilmeden ve soğutulmadan yenmesi gerekir.Hangel sosu ile ilgili yöremizehas gurut isimli bir malzeme vardır. Gurut yaklaşık biravuç içi büyüklüğünde ,kurtulmuş süzme yoğurt topağıdır.Hangel içine atılacakyoğurt yerine gurutezitilerek yoğurt kıvamına getirilir.Gurut hangele farklı ve kendine has birlezzet verir. Sos için bir önemli bir nokta da kullanılantereyağının saftereyağı olması ve içinde kavrulan soğan parçacıklarınınne yanık tadı ne de çiğsoğan tadı vermeyecek şekilde kavrulmuş olmasıdır.Hangel üzerine dökülen buzengin sos o kadar lezzetlidir ki sini üzerinde bir aradayenildikten sonrakalan sos karışım genelde gençler ve çocuklar tarafındanekmek ile sıyrılır.Hangelin bir diğer hazırlanışı ise kemikli et ile yapılanıdır. Yukarıdaki gibihazırlanan hamur haşlanmış kemikli et suyu içerisinekaynatılır. Üzerine aynısoslar konulur. Yapılan bu yemekte Hangeldir.Aslında Hangel yemeğinin asıl halibudur. Bunlarla beraber , Terekemeler Kayseri’de yapılanmantıya benzer, fakatdaha büyük olan , açılan yufkanın içine daha öncedenhazırlanan et karışımınınkonulduğu , mantı yemeğini de Hangel adı altında yaparlar.Erişte Çorbası : Yine evde kesilen erişte mercimek ilebirlikte tıpkı diğerhamur çorbaları gibi pişirilir. Servis yaparken üzerinesarımsaklı yoğurtdökülür.Katmer : Katmer yapılması oldukça zahmetli bir tür börektir.Normal hamurmayalanır hamurun ekşimesi beklenilir. Daha sonra hamur,yufka seklinde açılırve yufkalar beşerli olarak, aralarına yağ sürülmek kaydıylarulo yapılır vetepsinin ortasından başlamak kaydıyla,kıvrımlı olarak sarılır, tepsidüzeltilir. Üzerine yumurta sarisi sürülerek fırına verilir.Kete : Kete de önemli misafirlere ikram için hazırlananbir terekemeyemeğidir.Kete hamuru da katmer gibi normal ekmek hamurudur.Ancak hamur yineyufka seklinde açılır. Bu arada daha önceden açtığımızyufkanın içine konulmaküzere, yağda un kavrularak iç dediğimiz kete içi hazırlanır. Hazırlanan buiçten, açılan yufkanın arasına bir miktar konur ve yufkaoval olarak sıkı vegüzel bir seklide içe doğru kapatılır.Gagala : Normal hamur mayalanır bir süre bekletilir Yöreseldeğimle hamurunekşimesi beklenilir. Daha sonra bir miktar hamur (Künde)ortası delinerek elipsbiçimde şekillendirilir. Yağlanmış tavaya 5-6 tane dizilengagalalarin üzerineyumurta sarisi sürülerek fırına verilir. Köyde ise ocak(tendir) üstüne dörtadet demir çubuk konur. Bunun üzerine tepsi konduktan sonra,tepsinin üzerinesac ters çevrilerek kapatılır. Ters çevrilmiş sacın üzerineise, demir harekapatılarak içine tezek koru konur.Ateşte pişen yiyeceklerin daha lezizolduğunu anımsatarak afiyet olsun diyoruz…Nezik : Hamur su yerine kaymakla yoğrulur.Lezizliğini de zaten ilk buradakazanır. Biraz bekletilen hamur, fazla büyük olmamakkaydıyla ve birazda kalıncayufka biçiminde açılır. Açılan yufkalar doğrudan tersçevrilmiş sacın üzerinde,ters düz edilerek pişirilir. Teflon tavada yapılabilir.Afiyet olsun….Kuymak : Önce bir tavaya kaymak konulur ve ısıtılırr.Daha sonra alabildiğikadar Mısır unu veya buğday unu konularak sürekli birbiçimde karıştırılır.Biraz su dökülerek karıştırılamaya devam edilir. Ta kikaymağın yağı çıkıncayakadar, yağ çıktığı zaman yenmeye hazırdır. Afiyet Olsun…Hasuda : Hasuda tatlı bir yiyecektir. Önce şerbet hazırlanır.Şerbetin içine çokaz un atılır ve çırpılır. Daha sonra tavada yağ işitilir veiçine hazırladığımızşerbetle un dökülerek karıştırılır. 5-10 dakika böyleceateşte pişirildiktensonra hazır olan hasuda yenmeye hazırdır. Afiyet olsun…Pişi : İsteğe göre, süt veya su ile mayalanarak yoğrulanhamur, birazbekletildikten sonra, elle hafif ekmek boyutuna getirilinceyekeder çevrilir,yuvarlak hamur kızgın yağa atılarak kızarıncaya kadarpişirilir.Mafiş : Mafişin hamuru da pişi gibi hazırlanır,yalnız mafiş baklava dilimiolarak kesilir ve ayni şekilde kızgın yağa atılarakpişirilir.Lokma (Lokum): Lokma hamuru da süt veya su ile yoğrulur,fakat lokmanın hamurupişi ve mafişten farklı olarak daha akışkandır.Yemek kasşığı ile bir miktaralınıp kızgın yağa atılarak pişirilir. Peynir veya bal,reçel gibi tatlılarla dayenebilir.Piti : Nohutlu et yemeğidir. Kars’ta lokantalarda büyükfincanlarda servisedilir. En önemli özelliği kuyruk yağı kulanılmasıdırKesme Çorbası : Açılan yufka üçe veya dörde bölünür.Bu parçalar üst üstükonarak tel kesilir. Makarna seklinde kesilen parçacıklarkaynamış suya atılarakpişirilir. Bu arada ince ve uzun olarak yuvarlatılmışhamurdan küçük parçalarkesilerek kızgın yağda kavrulur. Pişen kesme çorbasınabu parçacıklar (gogul)atılarak servis yapılan çorbaya, yoğurtla oldukça lezizbir tat verilir.Feselli : Önemli bir terekeme hamur işidir.Una su, maya,tuz konur, katı hamuryapılır. Hamur kabarsın diye 1-1,5 saat bekletilir. Sonrahamurdan yuvarlakparçalar yapılır ve yarım santimetre kalınlığında açılır.Hamurun üzerine yağsürüp 5-6 kat birbirinin üzerine konur. Üçgenler kesilirsigara şeklindesarılır. Sonra bunlar halka şekline getirilir.Böylece çapı 10-12 cm, kalınlığı1.5-2 cm olacak şekilde feselli şekline getirilir.Daha sonra fesellinin her ikitarafı yağda kızartılır.Feselli sofraya verildiğinde yanında bal da konur yadaüzerine pudra şekeri serpilir. Feselli hem sıcak hem desoğuk olarak servisesunulabilir.Fetir : Mayalanmış hamurun, yufka seklinde açılarak doğrudansacın üzerindepişirilmesidir. Yağlanarak veya kuru olarak yenir.Yufkadan kalın lavaştan inceolduğu için yöremize özeldir. Genelde et yemeklerininyanında tüketilir.Velbak : Mayalanmış hamur gözleme şeklinde açılarak içerisinedaha öncedenhaşlanmış ve ezilmiş koyu kıvamlı patetes püresi konularaksac üzerinde direktateşte pişirilir.Bozbaş : Bozbaş genelde koyun kuzu kesildiğinde yapılan biret yemeğidir. Etnormal büyüklükte doğranır, yağla birlikte hafif kızartılır.Tencerenin yarısınagelecek şekilde su konur. Patatesleri dörde bölünüp tuzu daekleyerek tencereninkapağı kapatılır. Altını da hafif kısarak yarım saat kadarpişmesini beklenir.Fetirle birlikte veya tandır ekmeğiyle yenir.Çürük : Bilinen yağda yumurtadır.Tek özelliği seçilen yağın saf , ateşteköpüren yağ olmasıdır. Dışarıdan ithal edilen omlet ,bizde çürük adı ileKaradeniz’de Kaygana adı ile , peynirli , domatesli ve sadeolarak yüzyıllardırtüketilmektedir.Haşıl : Haşıl yapılırken ince yarma önce bulamaç şeklindepişirilir. Sonraortası havuz gibi açılır ve üzerine tereyağı konur.Çevresine ise sarmısaklıyoğurt gezdirilir. Haşıl ortasına açılan yağ havuzu nedeniile ayrı tabaklarabölünmez ve tek bir kaptan yenir.Helva : Un, yumurta, süt ve su ile hazırlanan hamur önce eldeufalanır. Rengihafif kırmızı oluncaya kadar kavrulduktan sonra içine cevizkatılıp üzerinesoğuk şerbet gezdirilip servis edilir.Kaymak Helvası : Yukarıda anlatılan helvanın içine kaymakatılarak pişirilenhelvadır. Rengi kaymaktan dolayı daha koyu ve kıvamlıdır.Erişte Pilavı : Evde kesilen erişte ve yeşil mercimeklehazırlanır. Öncedenhaşlanan yeşil mercimek, erişteyle bir taşım kaynatılıpsüzüldükten sonrayağlanmış tencerenin tabanına patates dizilir, üzerinemercimekli karışım konur.Son olarak üzerine kızdırılmış yağ gezdirilir ve patateslerkırmızı renkalıncaya kadar pişirilir. Ters çevrilip servis edilen buyemek, kimi zamanpatates yerine lavaş ekmeği ile de yapılır.TEREKEME VEYA DİĞER BİR DEĞİŞLE KARAPAPAKLAR OĞUZ
TÜRKLERİNDEN OLUP ÜLKEMİZDE BİRÇOK ŞEHRE YERLEŞMİŞ
BULUNMAKTADIRLAR. AYRICA AZERBAYCAN , İRAN DA YOĞUN OLMAK
ÜZERE , ERMENİSTAN İLE ÖZBEKİSTAN VE DİĞER TÜRK
CUMHURİYETLERİ İLE AVRUPA’NIN ÇEŞİTLİ KENTLERİNDE
YAŞAMAKTADIRLAR.BU KONUDA EN ÖNEMLİ ARAŞTIRMACILARDAN ZİYA GÖKALP“TÜRKÇÜLÜĞÜN ESASLARI”,, SAYFA: 20-24 DE AŞAĞIDAKİ
TESPİTİ YAPMIŞTIR :TÜRKÇÜLÜK İLE TURANCILIĞIN AYIRIMLARINI ANLAMAK İÇİNTÜRK VE TURAN TOPLULUKLARININ SINIRLARINI BELİRLEMEK GEREKİR
. TÜRK, BİR MİLLETİN ADIDIR. MİLLET KENDİNE ÖZGÜ BİR KÜLTÜRÜ
OLAN BİR TOPLULUK DEMEKTİR. ÖYLEYSE TÜRK’ÜN YALNIZ BİR DİLİ,
BİR KÜLTÜRÜ OLABİLİR.OYSA TÜRK’ÜN KİMİ KOLLARI, ANADOLU TÜRKLERİNDEN AYRI BİR DİL, AYRI BİR KÜLTÜR YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR. DİĞER TÜRK İLLERİ
BİRER AYRI DİL, AYRI EDEBİYAT VE AYRI KÜLTÜR OLUŞTURMAYA
ÇALIŞIRLARSA, TÜRK MİLLETİ’NİN SINIRLARI DAHA DARALMIŞ OLUR.BUGÜN KÜLTÜRCE BİRLEŞMESİ KOLAY OLAN TÜRKLER, ÖZELLİKLE OĞUZTÜRKLERİ, YANİ TÜRKMENLERDİR. TÜRKİYE TÜRKLERİ GİBİ
AZERBAYCAN, İRAN VE HARİZM ÜLKELERİNİN TÜRKMENLERİ DE OĞUZ URUĞUNDANDIR.
BUNUN İÇİN TÜRKÇÜLÜKTEKİ YAKIN ÜLKÜMÜZ
OĞUZ BİRLİĞİ, YANİ TÜRKMEN BİRLİĞİ OLMALIDIR.
BU BİRLİKTEN AMACIMIZ NEDİR? SİYASAL BİR BİRLİK Mİ?
ŞİMDİLİK HAYIR! GELECEKLE İLGİLİ BUGÜNDEN BİR YARGIYA
VARAMAYIZ. FAKAT BUGÜNKÜ ÜLKÜMÜZ, OĞUZLAR’IN YALNIZ KÜLTÜRCE
BİRLEŞMESİDİR.
Oğuz Türkleri bugün dört ülkede yayılmış olmakla birliktetümü birbirine yakındırlar. Dört ülkedeki Türkmen illerininadlarını karşılaştırırsak, görürüz ki birinde bulunan birilin ya da boyun öbürlerinde de kolları vardır.Örneğin Harizm’de Tekeler ile Sarılar’ı ve Karakalpaklar’ıgörüyoruz. Yurdumuzda Tekeler, bir sancak oluşturacak kadarçoktur, dahası bir bölümü bir zamanlar Rumeli’yeyerleştirilmiştir. Türkiye’de sarılar özellikle Rumkale’deotururlar. Karakalpaklar ise Karapapak ve Terekeme adınıalarak Sivas, Kars ve Azerbaycan yörelerine yerleşmişlerdir.Borçalı-Kazak boyundan gelen Karapapak Türkleri,Kıpçak Kuman, Bulgar ve Hazar Türklerinin Ön-Asya’dakikoludur. Borçalı ve Kazak diye iki kola ayrılırlar.Kafkasya’da ve yakın bölgelerde dağınık bir vaziyetteyaşayan Karapapak Türklerine, siyah astragan kalpakgiydikleri için komşuları bu adı vermişlerdir.TarihÇıldır ve Ardahan’daki Karapaklar (ve Terekemeler) öncedenKuzey Azerbaycan’da, Kazah Şemsettin Khanate’ninKazah ve Borçalı bölgelerindeki Debed ve Borçalı nehirleriboyunca yaşarlardı. 1828 yılında imzalanan TürkmençayAnlaşması’ndan sonra bir bölümü Kars’a ve bir bölümü de İranAzerbayca’ının Sulduz bölgesine, Ushnu’nun doğusuna göç etti.Bir başka kayda göre, Terekemeler Hazar denizi kıyısında,Gamri Uzun’dan Derbent’e uzanan ovada yaşarlardı.90-100 hanelik bir Terekeme grubu, 1904 yılında Türkiye’yeyerleşmek için başvuruda bulundu. Bir kısmı o zamanRusların elinde bulundurduğu Kars’a, bir kısmı Ağrı,Tutak ve Eleşkirt’e geldi; diğerleri Adana’ya(orada halen bir Terekeme köyü vardır), geri kalanlar ise1914 yılında Malazgirt’ten Sivas’ın Tutmaç,Büyükköy ve Kurdoğlu köylerine göç ettiler. Fakat,daha önce, 1877’de, Sivas’ta en az bir Terekeme köyübulunmaktaydı.Diğerleri ise 1921’de Rusların çekilmesiyle Kars’a geldiler;bunlar Gümrü Antlaşmasıyla gerçekleşen nüfus mübadelesiyleAkbaba, Tiflis, Borça ve Kazah bölgelerinden göç ettiler.Söz konusu isimsel farklılığın nedeni, Rusların, kısmenKafkasya ve kısmen de İran’dan gelip eski Aleksandropolbölgesine, Akhaltsike’ye ve şimdiki Gürcistan’dakiAkhalkalaki’ye yerleşenleri tanımlamak için “Karapapaklar”terimini kullanmış olmalarına dayanabilir,oysa Akbaba Terekeme’lerinden ayırt edilmeleri için bunlargenel olarakGürcistan Terekemeleri olarak adlandırılmaktadırlar.VON HELLWALD’ın (1878:99) kaydettiğine göre, Rus işgalindenönce Osmanlı topraklarında 105 köyde 29.000 Terekeme &Karapapak yaşıyordu.Aşağıdaki bilgiler. Dr. Orhan Yeniaras’ın “Karapapak VeTerekemelerin Siyasi Ve Kültür Tarihine Giriş”kitabından alınmıştır. Buradan Karapapaklar ile ilgiliaşağıdaki tarihsel bilgiyi ediniyoruz.BORÇALI VE KAZAKLARIN KÜR BOYLARINA GELMESISevgili okurlar simdi sizinle zaman içinde bir yolculukyaparak M.S. II yüzyıla gidelim. Cebelitarık’tan Fırat’akadar geniş bir alana Roma imparatorluğu hükmetmektedir.Doğuda Kür ve Aras boylarından batıda Fırat’a kadar olanbölgeye ise Arsaklilar hakimdir. Roma ve Iran ile siyasalilişkileri olan Arsaklilar devletini Iskitler’inHorasan kolundan gelen Arsak isimli bir başbuğunyönetimindeki boy ve oymaklar kurmuştur. Bodun bazındateşkilatlanan arsaklilar Eski Gök dini ve Samanigeleneklerini korumakla beraber bu yeni yurtlarındaHıristiyanlıkla tanıştılar.Simdi biraz daha doğuya iç Asya’ya doğru gidelim.Mete’nin (Mo-Tun) kurduğu Asya Hun siyasal birliğiparçalanmış, Hunların doğu kanadı Çin egemenliğine girmişti.Çiçi batıda Talas boylarında yerleşik düzene geçmeyeçalışıyordu.Gerek yerleşikliği gerekse Çin egemenliğini kabul etmeyenözgürlük ve bağımsızlıklarına düşkün kimi Hun boy veUruglari ise batıya doğru hareket etmeye başladılar.Asya Hunlari’nin sahneden çekilmesi ile Çin Denizi’ndenKafkaslar’a kadar geniş alanda büyük bir otorite boşluğubelirmişti.Bir taraftan göç hareketlerinin yerleşikler üzerinde yapmışoldukları tahribat diğer taraftan ise kendilerine yeniyurt bulmak isteyenlerle, yurtlarını korumak isteyenlerarasındaki kanlı mücadeleler bozkırda yasamı güçleştiriyordu.İste bu bunalımlı yıllarda kuzeyden Kafkaslar’i asarakKür Irmağı boylarına iki yeni Türk boyu geldi. “Borçali”ve “Kazakli” olarak anılan bu boylar, bugün Terekemeolarak bilinen Türklerin atalarıdır. At sürüleri (Yılkı)ve koyun besiciliği yapan bu boylar siyah astragan kalpakgiydiklerinden komşuları tarafından “Karapapaklar” diyeanılmaya başlandılar. Kür boylarındaki egemenliklerinipekiştirmek isteyen Karapapaklar Tiflis, Nahcivan,Karabag, Loru, Ahir- kelek, Gence ve Sirvan dolaylanandayurt tuttular.Bulundukları bölgede bir çok yer ve akarsu, dağ ve ovalarakendi adlarını verdiler. Bugün Gümrü’nün kuzeydoğusundançıkarak Kür’e karışan Borçali Çayı ile Pembek dağındançıkarak Arasa karışan ”Kazak Çayı” isimleri ile bu yıllarınhatırasını taşırlarKarapapaklar komşuları Arsaklilarla dostça geçinemezlerdi.Zaman zaman sınırı geçerek komşularına yağma akınlarıdüzenlerlerdi. Dede Korkut hikayelerinden bazıları konularınıbu iki Türk toplumu arasındaki savaşlardan almıştır.Örneğin “Salur Kazan” hikayesinin bas kahramanı Ulas oğluSalur Kazan Arsakli hükümdar sülalesindendir. ArsaklilarlaKarapapaklar arasında izleyebildiğimiz ilk savaş M.S.200 yılında cereyan etmiştir. Karapapaklar Surhan isimlikbir başbuğun idaresinde Kür Irmağını geçerek Arsakliülkesini yağmaladılar. Durumu öğrenen Arsak hükümdarıUlas onları takip ederek Derbent Geçidi’hde (Demirkapi) yakaladı. Bu iki Türk toplumu arasında yapılan çetinve kanlı savaşta Karapapaklar, büyük kayıplar vermelerinekarsın Arsak hükümdarı, Ulasi’da okla vurarak öldürdüler.Karapapaklar üslerine dönerken hükümdarları ölenArsaklilar’da onları takip edemediler.Tarihin akısı içerisinde Karapapaklarla Arsaklilar arasındakiikinci büyük savaş M.S. 300 yılında gerçekleşti.Karapapak birlikleri Aras’i geçerek, Karabag, Mus, Erzurumve Ahlat’a kadar Arsakli topraklarını istila etmişlerdi.Bunun üzerine Arsakli hükümdarı Tridat’in yönettiğiordularla Karapapaklar Karkarli (Gogarli) ovasındakarsılaştılar. Her iki tarafın da çok kayıplar verdiğibu savaşta Arsakli komutanlarından “Ardovazd” ileKarapapak başbuğu savaş alanında öldüler. Bundan sonraKarapapaklar işgal ettikleri Arsakli topraklarınıterk ederek Erzurum’a (Garin) kadar çekilmek zorunda kaldılar.Karkarli Savaşından sonra da Arasakli ve Karapapakilişkilerinde kalıcı bir dostluk gelişmedi. Zaman zamantaraflar birbirlerine çok pahalıya mal olan yağma akınlarıdüzenlediler. Her iki taraf içinde son derece yıpratıcı olanbu akınların hızı, bölgedeHıristiyanlığın yayılmaya başlaması üzerine azalmaya başladı.”DilEsas olarak Karapapak dili Azeri dili ile aynıdır.Bu Batı (oğuz) dillerinden biridir.Türkiye’de bu dil hâlâ güçlü görüldüğü kadarıylaasimilasyona uğrayıp Doğu Anadolu lehçelerine karışmıştır.DinDin İslamdır ve yoğun olarak Karapaklar Hanbelimezhebindendir yani Sünni’dir. Ülkemizde aleviTerekemeler’in olduğu da bilinir.Doç. Dr. İbrahim ARSLANOĞLU’nun ÇUBUK YÖRESİ ALEVÎ OCAKLARIVE KURUCULARIisimli tezinde bu konuda şöyle bir tespitmevcuttur :Kalender Veli, erik yiyen babasının boğazında bu eriğinkalması üzerine köy çayına koşar ve suyu elindeki selesinekatarak dökmeden getirir ve kerametini gösterir. Köyün eskiadı Çevlik Ağzı iken bu olaydan sonra zamanla Sele olarakdeğişmiştir (a.g.e:61-62).Yine rivayete göre Kalender Veli, zaman ve mekanı aşarakMekke’ye gidip orada cuma namazını kıldırmıştır.Gerek Çavundur ve gerekse Kargın aşiretlerinin imamıolarak kendisini kabul ettirmiş, onları görüp gözetlemiş,sorunlarını akıl ve mantık çerçevesinde çözmüştür.Ayrıca Kalender Veli, Doğu Anadolu’dakiTerekeme Türkleri’nin de piridir.Zamanla Kalender Veli evlâtları tarafından görülüpgözetilmedikleri için bu bağ kopmuştur. Günümüzde TerekemeTürkleri’nin oynadıkları Kalender Barı, vaktiyle pirleriKalender Veli’yi karşılamak için oynadıkları oyundankalmıştır (a.g.e:63,71,72.).Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında KalenderVeli’nin büyük katkısı olmuştur. Bu yardımlarından dolayı,(günümüzde Cücük Çiftliği olarak bilinen) Cücük ve Taşpınarköyleri civarını 4. Kılıçarslan fermanla ona vermiştir(a.g.e:98-99).DağılımKarapapaklar, Türkiye’nin Ağrı, Akyaka, Ankara,Ardahan, Arpaçay, Çıldır, Digor, Iğdır, İstanbul, İzmir,Kars, Kağızman, Muş, Susuz, Selim, Sarıkamış, Sivas,Azerbaycan’ın Sulduz bölgesi, Ermenistan’ın Ağbaba bölgesi,İran Devleti kuzey bölgesi, Türk Cumhuriyetlerindeve Avrupada dağınık şekilde yaşamaktadırlar.Özellikle Ardahan’ın Çıldır ilçesinde yoğunlaşmaktadır;Çıldırlıların söylediklerine bakılırsa tüm köylerKarapapak ya da Terekemedir; en yoğun şeklindebulundukları ikinci yer Arpaçay ilçesidir.Orada köy nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturmuşlardır.Ayrıca Kars merkez ve Selim, Kağızman ilçelerindebulunurlar. Kavkazskiy Kalender’e (1910) s. 546, bakılırsa,o zamanlar 99 Karapapak köyü vardır ve bunların 63’ü Karsyöresinde, 29’u Ardahan’da ve 7’si Kağızman’daydı.Rusların 1877’de Kars’ı işgal etmelerinden sonra,içlere doğru çekilen Karapapaklar Sivas, Tokat ve Zile’deköyler oluşturmuşlardır. Bunlardan biri olan Acıyurt, 1877’de hali hazırda Karapapak nüfusuna sahiptir. Ayrıca Kayseri’de iki köyün (Pınarbaşı ve Sarız)Karapapak nüfusuna sahip olduğu kaydedilmiştir.Çıldır ve Arpaçay’daki Karapapak ve Terekemeler,sığırtmacılarını ve çobanlarını Çıldır’ Gölü’nün batı vedoğusundaki yaylalara gönderirler; fakat diğerköylüler evlerinde kalırlar. (SÖZER 1972)İlk Türklerden İtibaren Terekeme TarihiOğuzlar, Oğuz BoyuBugün; Türkiye, Balkanlar, Âzerbaycan, İran, Irak veTürkmenistan’da yaşayan Türklerin ataları olan büyükbir Türk boyu. Oğuzlara, Türkmenler de denir.Oğuz kelimesinin türeyişiyle ilgili çeşitli fikirler ilerisürülmüştür. Kelimenin boy, kabile mânâsına gelen “Ok” veçokluk eki olan “z”nin birleşmesinden “Ok-uz” (oklar, koylar)anlamında olduğu ileri sürüldüğü gibi, oyrat (haşarı,yaramaz) kelimesinin eş anlamlısı olduğunu iddiâ edenlerde vardır. Ancak kelime, Anadolu ağızlarında “halim selim,ağırbaşlı” mânâlarına da kullanılmaktadır.Arap kaynaklarında ise “guz” veya “uz” şeklinde geçmektedir.İlk zamanlar Üçok ve Bozok adlarıyla iki ana kola ayrılmışolan Oğuzlar, daha sonraki devirlerde, Dokuz Oğuz,Altı Oğuz, Üç Oğuz adlarında boylara da ayrıldılar. Oğuzlar,yirmi dört boydan meydana gelmişti. Bunlardan on ikisiBozok, on ikisi Üçok koluna bağlıydı.Tarihçiler, hazırladıkları cetvellerdeOğuz boylarının adlarını, sembollerini ve ongunlarını(armalarını) göstermişlerdir. Buna göre, Bozoklar; Kayı,Bayat, Alka Evli, Kara Evli, Yazır, Dodurga, Döğer,Yaparlu, Afşar, Begdili, Kızık, Kargın; Üçoklar ise;Bayındır, Peçenek, Çavuldur, Çepnî, Salur, Eymur,Ala Yundlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz, Yıva,Kınık boylarına ayrılmışlardı. Bugün Türkiye’de yirmi dörtOğuz boyuna ait işaret ve yer adlarına çok rastlanmaktadır.Oğuz adına ilk defa Yenisey Kitabelerinde rastlanmaktadır.Barlık Irmağı yöresinde bulunan bu kitabelerde;“Altı Oğuz budunda” sözü yer almaktadır. Öz YiğenAlp Turan adlı bir beye ait olan bu kitabelerin yazıldığıdevirde, Oğuzlar, Göktürklerin hakimiyeti altında altı boyhâlinde Barlık Irmağı kıyılarında yaşamakta idiler.Altıncı yüzyıldan itibaren Göktürklerin idaresinde toplananTürk kabilelerinden bir kısmı gibi Oğuzlar da kendiaralarında birlik kurarak Tula-Selenga ırmakları bölgesindeDokuz-Oğuz Kağanlığını meydana getirdiler.Göktürk kağanlığının, Kutlug Şad (İlteriş Kağan)tarafından 682’de ikinci defa kurulmasından sonra,Göktürkler, hâkimiyetlerini kabul etmeyenOğuzlar üzerine yürüdüler. Tula Irmağı kıyısında yapılankanlı bir savaşta, Oğuzlar yenildiler. Fakat, Göktürklerinhâkimiyetini kabul etmediler. İlteriş Kağan, Oğuzlar üzerinebirçok sefer düzenledi ve Baz Kağanı öldürdü.Oğuzların merkezi Ötüken ve çevresini ele geçirdi.Bu yenilgi karşısında İlteriş Kağan’ın hâkimiyetinikabul etmek zorunda kalan Oğuzlar, GöktürklerinKırgız seferine katıldılar. Göktürk hakanlarındanBilge Kağan zamanında isyan ettiler. Bir sene içinde birkaç defa harbe giren Oğuzlar; yenilerek, geri çekildiler.Daha sonra Dokuz-Tatarlar ile ittifak kurarakGöktürklerle mücadele ettilerse de yine bozguna uğrayarak,Çin taraflarına göç ettiler. Bir müddet sonra tekrar eskiyurtlarına döndüler. Bu mücadelelerde zayıflayan Göktürkler, 745’te Uygurlar tarafından yıkıldı. Bu esnadaUygurlara yardım eden Oğuzlar,Uygur Devletinin dayandığı başlıca boylardan biri oldu.Uygurlarla birlikte Basmıl ve Karluklar’a karşı savaştılar.Fakat zaman zaman Uygurlara karşı da isyan etmekten geridurmadılar. Eski müttefikleri Dokuz-Tatarlar ile birleşerekUygur Kağanı Moyunçur’a karşı cephe aldılar. Zaman zamanÇin’e gittiler. Daha sonra Çin’den çıkarak eski yurtlarınadöndüler. Uygur Devletinin yıkılması üzerine batıya göçerekSir Derya (Seyhun) kıyılarına ve onun kuzeyindekibozkırlara yerleştiler. Onuncu yüzyılda,göçebe hayatı yanında, yerleşik bir hayat sürmeye debaşladılar. Göçebe Oğuzlar, daha ziyade koyun, at,deve, sığır yetiştiriciliği ve ticaretle uğraşıyorlardı.Yerleşik Oğuzlar ise, Sabran (Karacuk), Suğnak,Karnak, Sütkent gibi şehirlerde oturuyorlardı.Onuncu asırda henüz Müslüman olmamış olan Oğuzlar,inanışları gereği bir takım ibadet ve âyinleriyerine getiriyorlardı. Ancak yaşayış bakımındanİslâmiyet’e uygun tarafları vardı. Soy temizliğineehemmiyet verirlerdi. Bilhassa zina gibi suçların cezasıölümdü.Onuncu asrın başlarında Oğuzlar, Mâverâünnehir çevresindeyerleşip, Yabgu denilen hükümdarın idare ettiği bir devletkurdular. Devlet ve millet işlerinin bir mecliste istişareedildiği ve subaşı denilen ordu kumandanı, Yabgu’nun vekilive nâibi olan tegin, İnal ve Tarkan unvanlarını taşıyanmemurlar vardı. Oğuzların bu sıradaki başşehirleri,Sir Derya kıyısındaki Yeni Kent idi. Yabgu Devletizamanında Oğuzlar, Üçok ve Bozok diye iki kısmaayrılmışlardı.Onuncu asrın sonlarında İslâm dînini kabul ederek iyicegüçlenen Oğuzlar, komşuları Peçenekler ve Hazarlar ilesavaşlar yaparak onları yendiler. Fakat 11. yüzyılın ortalarında, Oğuzların İslâm dînini kabul etmemiş olanbir kısmı, Kıpçaklar’ın baskısıyla yurtlarını terk ederekKaradeniz’in kuzeyinden Tuna boylarına, oradan daBalkanlara indiler. İslâm dînine girmedikleri içinetraflarını saran Hıristiyan devletlerin baskısıyla kısazamanda benliklerini kaybederek, örf, an’ane vegeleneklerini unuttular. Eriyip, yok oldular.Geri kalanları da Bizans hizmetine girdiler. 1071’de yapılanMalazgirt Meydan Muharebesi’ne Bizanslıların yanındakatıldılar. Fakat çok geçmeden Selçuklular tarafınageçtiler.İslâm dînini kabul eden Selçuk Bey’in idaresindeki Oğuzboyları ise, Oğuz Yabgu Devleti hükümdarının, kendilerinekötülük yapacağından çekinerek, yurtlarından ayrılıp İslâmdiyarı olan Horasan taraflarına gittiler. Mâverâünnehir’dekalan diğer Oğuz boyları da, Kıpçakların hücum ve baskılarısonunda dağıldılar. Böylece Oğuzlar Devleti yıkıldı.Yerlerinde kalan Oğuzlar ise Karaçuk dağları bölgesinde,Mangışlak’da ve Seyhun Nehri kıyılarında yerleştiler.Daha sonra Karahıtayların ve Karlukların baskısınetîcesinde, Horasan’a gelip Selçuklulara tâbi oldular.Selçuk’un büyük oğlu Arslan İsrâil, Horasan’da hâkimiyetkurup, diğer Oğuz boylarını idaresi altında topladı.Daha sonraları, Tuğrul ve Çağrı Beyler idaresindekiSelçuklular, Sâmânoğulları ile ittifak kurarak,Karahanlılar’a ve Gazneliler’e karşı mücadele ettiler.Selçukluların başarılı idareleri sebebiyle pek çok Oğuzboyu onların hâkimiyetinde toplandı.Birçokları yerleşik hayata geçti.Selçuklu Devletinin kurulmasında esas rolü oynayan Oğuzlarve diğer Oğuz boyları, 11. yüzyılın ikinci yarısındanitibaren akın akın İran, Irak, Anadolu ve Suriye’ye doğruyayıldılar. Selçuklu Devletinin sınırlarını Ceyhun NehrindenAkdeniz’e kadar genişlettiler. İslâmiyet’i kabul etmedenönce dünyevî maksatlar ve kuru cihangirlik için çalışan,harp eden ve soylarının temizliğiyle tanınan Oğuzlar,İslâm dînini kabul ettikten sonra, Allahü teâlânın yücedîni olan İslâmiyet’i yaymaya gayret ettiler. Gittikleriyerlerde doğruluğun, adaletin, ilmin ve medeniyetinsavunuculuğunu yaptılar. İnsanlara hizmet etmek, ilmin vemedeniyetin yayılmasını sağlamak için pek çok cami, medrese,kervansaray, hamam ve köprü yaptırdılar. Büyük Selçuklu,Türkiye Selçukluları, Akkoyunlular, Salgurlular,Artukoğulları, Karamanoğulları, Ramazan oğulları,Dulkadiroğulları ve Osmanlı devletlerini kurarakİslâm dîninin yayılmasına hizmet ettiler. İslâmiyet’in veMüslümanların yok edilmesi için çalışan Haçlılara karşıparlak zaferler kazandılar. İslâmiyet’e, ilme ve adaletekarşı olan ortaçağ Avrupa’sına pek çok yenilikleri götürdüler.Dokuz yüz sene boyunca, kurdukları devletlerin sınırlarıiçinde yaşayan bütün unsurlara karşı İslâm dînininemirleri doğrultusunda hareket ederek, hizmet ettiler.Bugün Türkiye, Âzerbaycan, İran, Türkmenistan, Afganistan,Irak ve Suriye’de yaşayan Türkler, Oğuzların neslindendir.Oğuz teşkilâtı, yirmi dört boyun çıkardığı sülâlelerve meşhûr şahsiyetleri:Boz-Oklar: Dış Oğuzlar da denip, Sağ kolu teşkil ederler.( Oğuz Kağan Destanı)1. Gün-Alp/Gün-Han: Sembolü şâhin. Oğulları: a) Kayıg/Kayı-Han: “Sağlam, berk” mânâsındadır. Üç kıta ve yedi denizealtı yüz yıldan fazla hâkim olan Osmanlı sülâlesi buboydandır. Kayı Boyundan Ertuğrul Gâzi ve her biri birermüstesnâ şahsiyete sâhip, çoğu dâhî, cihangir, kumandan,şâir ve sanatkâr olan Osmanlı sultanları, Kayı Han neslininkıymetini göstermeye kâfidir. b) Bayat: “Devletli, nîmetibol” mânâsındadır. Maraş ve çevresine hâkim olanDulkadiroğulları, İran’da Kaçarlar, Horasan’da Kara Bayatlar,Maku ve Doğubeyazıt hanları, Kerkük Türkmenlerinin çoğu, buboydandır. Dede Korkut kitabını 1480’de Hicaz’da yazanTebrizli Hasan ve meşhûr şâir Fuzûlî bu boydandır.c) Alka-Bölük/Alka-Evli: “Nereye varsa başarı gösterir”mânâsındadır. Türkiye ve Âzerbaycan’daki Alaca,, Alacalılar adı taşıyan yerler bu boyun hatırasıdır.d) Kara-Bölük/Kara-Evli: “Kara otağlı (çadırlı)”mânâsındadır. Karalar ve karalı gibi coğrafî yeradları bunlardan kalmadır.2. Ay-Alp/Ay-Han: Sembolü kartal. Oğulları:a) Yazgur/Yazır: “Çok ülkeye hâkim” mânâsındadır.Ab-Yabgu devrindeki Yenibent Yabguları, Batı Türkistan’dakiCend Emirleri, Kara-Daş denilen Horasan Yazırları,Ahıska’dan aşağı Kür boyundaki Azgur-Et (Azgur Yurdu)Kalesi, Kürmanç Kürtlerinin Azan Boyu,Toroslardaki Gündüzoğulları Hanedanı bu boydandır.b) Tokar/Töker/Döğer: “Dürüp toplar” mânâsındadır.Yenikentli Vezir Ayıdur, Harput-Diyarbakır-Mardin hâkimleri,Artuklular, Sincar-Siverek, Suruç arasında hâkim eskiCaber Beyleri, Memluklar devrinde Halep Döğeriyle HamaDöğerleri, bugünkü Mardin-Urfa arasında yirmi dört oymaklıKürt Döğerleri, Hazar Denizi doğusundaki Saka BoyuTakharlar; Şavşat’taki Ören kale, To-Kharis ve Malatya’nınTokharis bucağı, Dağıstan’daki Digor ve Kars veArpaçay sağındaki Digor kazası bu boydan hatıradır.c)Totırka/Dodurga/Dödürge: “Ülke almak ve hanlık yapmak”mânâsındadır. Sivas doğusundaki Tödürgeler bu boydandır.d) Yaparlı: “Misk kokulu” mânâsındadır. Zaza Çarekliler vemisk ticareti yapan Yaparı Oymağı bu boydandır.Yaparı Oymağının Akkoyunlu ve Giraylıcamilerinin mihrap duvar harcına bu güzel ıtriyattankattıklarından hâlâ hoş kokmaktadır. Diyarbakır ve Kırım’da hatıraları vardır.3. Yıldız-Alp/Yıldız Han: Sembolü tavşancıl. Oğulları:a) Avşar/Afşar: “Çevik ve vahşî hayvan avına hevesli”mânâsındadır. Hazistan Beyleri, Konya’daki Karamanoğulları,İran’daki Avşarlı Nâdir Şah ve hanedanı, Ürmiye ve HorasanAfşarları bu boydandır.b) Kızık: “Yasakta pek ciddi ve kuvvetli” mânâsındadır.Gaziantep, Halep ve Ankara çevresindeki Kızıklar,Doğu Gürcistan’da ve Şirvan batısındaki ovayaKızık adını verenler bu boydandır. c) Beğdili: “Ulular gibiaziz” mânâsındadır. Harezmşahlar, Bozok/Yozgat-Raka/Halepçevresindeki Beğdililer, Kürmanç Badılları bu boydandır.d) Karkın/Kargın, “Taşkın ve doyurucu” mânâsındadır.Akkoyunlu-Dulkadiroğlu ve Halep-Hatay bölgesindekiKargunlar, Doğu Anadolu ve Âzerbaycan’daki ilkbahardaeriyen karların suları ile kopan sel ve su kabarmasına daKargın/Korkhun denilmesi bu boyun adındandır.Üç-Oklar: İç Oğuzlar da denilip, sol kolu teşkil ederler.1. Gök-Alp/Gök Han: Sembolü sungur. Oğulları:a) Bayundur/Bayındır: “Her zaman nîmetle dolu yer”mânâsındadır. Akkoyunlular sülâlesi,İzmir’den Âzerbaycan’daki Gence’ye kadar Bayındır adlı yerler buboydan gelir.b) Beçene/Beçenek/Peçenek: “İyi çalışkan, gayretli”mânâsındadır. Karadeniz kuzeyi ile Balkan Yarımadasınagöçen ve 1071 Malazgirt ile 1176 Miryokefalon MeydanMuhârebelerinde Bizanslılardan ayrılarak Selçuklularsafına geçen Peçenekler, Dicle Kürmançlarının iki anakolundan güneydeki Beçene Kolu, Ankara-ÇukurovaHalep bölgelerindeki Türkmen oymaklarındanPeçenekler bu boydandır.c) Çavuldur/Çavındır: “Ünlü, şerefli, cavlı” mânâsındadır.Türkmenistan’da Mangışlak Çavuldurları, Çorum çevresindekiÇavuldur ve Anadolu’daki Çavdar Türkmen oymakları,Erzurum ve çevresindeki Çoğundur adlı köyler bu boyunadından gelmektedir.d) Çepni: “Düşmanı nerede görse savaşıp hemen çarpan,vuran ve hızlı savaşan” mânâsındadır. Rize-Sinop arasındakiçok usta demirci Çepniler ve Çebiler, Kırşehir, Manisa-Balıkesir çevresindeki ve Kars ile Van bölgelerindeTürkmen Oymağı Çepniler bulunmaktadır.2. Dağ-Alp/Dağ Han: Sembolü uçkuş. Oğulları:a) Salgur/Salur: “Vardığı yerde kılıç ve çomağı ileiş görür” mânâsındadır. Kars ve Erzurum hâkimi SalurKazan Han Sülâlesi, Sivas-Kayseri hükümdarı âlim ve şairKadı Burhâneddin Ahmed ve Devleti, Fars Atabegleri,Salgurlular, Horasan’daki Teke-Yomurt ve Sarık adlıTürkmenlerin çoğu bu boydandır.b) Eymür/Imır/İmir: “Pek iyi ve zengin” mânâsındadır.Akkoyunlu, Dulkadirli ve Halep Türkmenleri içindekiEymürlü/İmirlü oymakları, Çıldır ve Tiflis’teki iyihalıcı ve keçeci Terekeme Oymağı bu boydandır.c) Ala-Yontlup/Ala-Yundlu: “Alaca atlı, hayvanları iyi”mânâsındadır. Yonca kelimesi bu boyun hatırasıdır.d) Yüregir/Üregir: “Daima iyi iş ve düzen kurucu”mânâsındadır. Orta Toros ve Çukurova Üç-OkluTürkmenlerinin çoğu, Adana’daki Ramazanoğullarıbu boydandır.3. Deniz Alp/Deniz Han: Sembolü çakır. Oğulları:a) Iğdır/Yiğdir/İğdir: “Yiğitlik, büyüklük” mânâsındadır.İçel’in Bozdoğanlı Oymağı, Anadolu’da yüzlerce yer adıbırakan İğdirler, İran’da büyük Kaşkay-Eli içindekiİğdirler ve Iğdır adı, bu boyun hâtırasıdır. b) Beğduz/Bügdüz/Böğdüz: “Herkese tevâzu gösterir ve hizmet edermânâsındadır. Dicle Kürtleri ilbeği olup, Hazret-iPeygamber’e elçi giden (622-623 yılları arasında Medîne’ye varan), Bogduz-Aman Hanedanı temsilcisi ve Kürmanç’ıniki ana kolundan Bokhlular/Botanlar, Yenikent-Yabgularındanonuncu yüzyıldaki Şahmelik’in Atabegi Kuzulu,Halep Türkmenlerinden Büğdüzler bu boydandır.c) Yıva/Iva: “Derecesi hepsinden üstün” mânâsındadır.Büyük Selçuklu Sultanı Melikşâh (1072-1092) devrindeSuriye ve Filistin’i feth eden Atsız Beğ, 12. yüzyıldaHemedân batısında Cebel bölgesi hâkimleri Berçemeoğulları,Haçlıları Halep çevresinde yenen Yaruk Beg,Güney-Âzerbaycan’daki Kaçarlu-Yıva Oymağı bu boydandır.Ankara’da çok makbul yuva kavunu bu boyun yerleştiğive adları ile anılan köylerde yetişir.d) Kınık: “Her yerde aziz, muhterem” mânâsındadır.Büyük ve Anadolu Selçuklu devletleri, Orta ToroslardakiÜçoklu Türkmenler, Halep-Ankara ve Aydın’daki Kınık Oymaklarıbu boydandır.Terekemelerin Kullandıkları AtasözleriÇiğnenen sakkız tez çürüyerPehlivan güreşte belli olarVuran oğul atıya bakmazYaz gününün yağışı, ermeni arvadın doğuşuLotuynan gezen Lotu olarAllah dağına bakar kar verir, bağına bakar bar verirAt ölür tayı kalır, namerdin neyi kalırDerdini vaktinde ağlaAğlamayan uşağa papa vermezlerKalkan öküz yatan öküzün başına pislerEl elinden gül derme, öz elinnen diken yonİnsaf dinin yarısıdırYetime öğüt veren çok olur, ekmek veren az olur.Sevildiğin yere çok gitmeHesabini bilmeyen kasabın elinde kalır masatKız bibiye, oğlan dayıya benzerDeli kuyuya bir taş attı, kirk akıllı inandıArvat erini rezil de eder vezir deEşek kanır at yiyerHerkes kendi evinin kıblesini bilirAkıllı düşünene kadar, delinin oğlu olurErsiz arvat yularsız ata benzerYumurtana göre gıgıllaYapı taşı yerde kalmazTavuk su içer Allah’’a bakarİtinen çuyala girilmezİt korktuğu tarafa ürürÇağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünmeDesinler ki haçonun hançeri var. Taş yerinde ağırdırGarga nedir gaziği ne ola, pire nedir büzüğü ne olaYetimi döveceğine üstünü cırYatan aslandan, gezen tilki iyidirAyının yüz oyunu bir armudun başınadırGönlü balık isteyen soğuk suda ıslanırKendine umaç uvalamıyor, ele kesme kesecekHerkes sakız çiğner, ama kürt kızı tadını çıkarırDereden geçerken at değiştirilmez.Dırdırcı kadın adamın ömrünü yerHerkese yanaşan köpek, kapı beklemezBir malın başında sahibi gerek.oğlu da değil babası gerekPuğarının eğriliğine bakma, dumanın düz çıkmasına bakTerekemeler’in Demografik DağılımıBugün bilhassa Çıldır ve Arpaçay ilçeleri başta olmak üzereSelim Kağızman gibiilçelerde ve Kars Merkez’de pek çok Terekeme bulunmaktadır.Kars ve Ardahan’da100 civarında Terekeme köyü bulunmaktadır.Terekeme nüfüsunun önemli bir kısmıbüyük şehirlere göç etmiştir. Bunlar; İstanbul,Ankara ve Bursa’da yoğun olarakikamet etmektedirler.HER NE KADAR YAPTIĞIMIZ ARAŞTIRMALARA SAYGI DUYSAK'TA
GEREKEN BİLGİYİ YAZIMIZIN BAŞINDA AKTARMA İHTİYACI DUYUYORUM
QARAPAPAK KAVMİ HANEFİ MESHEBİNE BAĞLILIK GÖSTERMİŞ!
ŞİA OLARAK BİLİNMEMELİDİR..!
BU KONUDA HASSASLAR AYRICA QARA PAPAX ADININ TARİHÇESİNİ
KENDİ KAYNAKLARIMA DAYANARAK ŞÖYLE TARİF EDEBİLİRİM
MÜSLÜMANLIK HZ MUHAMMED AS VS TARAFINDAN DAVET
BAŞLATILDIĞINDA
İLK KABUL EDEN KAVİMLER DEN DİRLER.. ZİYARETE GİTTİKLERİNDE
RESUL ALLAH KENDİLERİNİN YOLLARI UZAK OLDUĞU İÇİN
YANLARINA DERİ VERMELERINI SAHABEYE BELİRTMİŞ ,
YOLDA DERİLERİNDEN AYAKABI (ÇARIK) YAPMALARI İÇİN ALDIKLARI
DERİLERİ YOLDA ..AYAKKABILARI KIZGIN KUMLARDA YIRTILMASINA
RAĞMEN... ! BU DERİLERİ
RESUL ALLAH'IN HEDİYESİ OLDUĞU İÇİN (ÇARIK) AYAKKABI
DEĞİLDE BAŞLARINA PAPAK YAPTIKLARINDAN...
ÜLKELERİNE PAPAXLA GELDİKLERİ İÇİN ÇEVRE HALKLARI
BU HACILARI 'NI" QARAPAPAX DİYE ADLANDIRMIŞTIR ,
Günümüzde Gürcistan sınırları içerisinde yeralan Borçalı vilayetiKarapapak(Terekeme) Türklerinin ana vatanıdır. Kırım‟a sığınanKıpçaklar ise tehlikenindevam etmesi sebebiyle Suğdak üzerinden deniz yoluylaGüney ve KuzeyKaradeniz kıyılarına gelmişler ve buralarda günümüze kadar yaşamlarınısürdürmüşlerdir. Örneğin Ahılkelek, Ardahan, Ardanuç, Oltu, Tortum,Şavşat veArtvin bölgesinde oturan yerli halkların konuştukları TürkçeKıpçak ağzıdır.Ayrıca sarı saçlı,renkli gözlü, uzun boylu olan bu bölge insanlarınınKıpçak tipinebenzemesi ve Kıpçakların güzelliğini günümüze kadartaşıdıkları inkâr edilemez. Karapapak (Terekeme)Türklerinin atalarından birinin Kıpçaklarolduğu gerçektir. Kaldı ki Karapapak Türklerininkonuştukları dildegünümüzde birçok Kıpçakça kelime bulunmaktadır.Ayrıca KarapapaklarKıpçak-Oğuz karışık ağzıyla konuşmaktadırlar.TEREKEME-KARAPAPAK TÜRKLERİTerekemeler'e ayrıca ″Karapapak″ta denmektedir.Türkler arasında başatakılan başlıklara izafeten, urug, boy ve oymak isimlerinerastlanmaktadır.Mesela, siyah başlık (papak, kalpak) giyen bir Türkboyunun adı ″Karakalpak″veya ″Karapapak″ tır (Karapapaklar, İslam Ansiklopedisi:470).BuharaMektebine mensup bir sünni tarikatı da ″Yeşilbaş″olarak adlandırılmaktadır.Türkiye‟de ″Karabörk (Ölmez, 2002) 6″,″Karabörklü″, Kızılbörklü″ (Sümer, Aydınoğullarının″kızıl renkli börk″ giydiklerini yazmıştır. Eyüpoğlu,1987:262, 275, 277, 279, Melikoff, 2004, s, 33-35, 63-86; Avcıoğlu,1997:2239-2240, 1884, 154; Joseph Von Hammer, 1990, s:8;Başgöz,2003:92, Çetinkaya, 2005:424-446; Akdağ, 1975:15) ,″Akbaşlı″ ve ″Akbaşlar″ isimleri ile pek çok köy bulunmaktadır (Eröz,1990:81-82;Fığlalı, 1989:9-10; Behnan, 1964:254).Bu da büyük ihtimalleo dönemdekalpak giyen Kafkas Türklerine verilen addır. Karapapaklar,Şah İsmail'inbabası Şeyh Haydar'ın müridlerine giydirdiği, on iki imamınadı yazılıon iki dilimli ″taç″ adlı kızıl kavukları reddederekSünniliklerini belirtmeküzere ısrarla ″kara papak″ giymişlerdir (Kırzıoğlu,1998:467;Caferoğlu-Yücel, 1976:1118).
Dil özelliklerinden hareketle, Terekemelerin, Türkmen veKıpçak karışımıbir boydur (Ercilasun, 1983:41; Caferoğlu, 1988:70;İslam Ansiklopedisi, Karapapaklar:470; Dündar-Çetinkaya,2004:411).Şöyle ki Terekeme ağızlarını incelediğimizzaman iki hatta bazen üç şekilli biçimlere rastlarız.Örneğin,″bana″ kelimesi Terekeme ağızlarında, Azerilerde olduğu gibi″mene″,Türkmenlerde olduğu gibi ″manga″ (buradaki ng sesleriaslında damak ″n″si şeklindedir) ve Kıpçak lehçelerinde olduğu gibi″maa″ ″maga″ şeklindeoluşudur. Terekemelerin ağızları, Azerbaycan'ın Genceağzına pek yakındır.Bunlar, tek heceli kelime sonundaki ″b″leri ″v″ye ve″b″leri ″f″ye, gerundiumeki olan ″b″leri yine ″f″ye ve kelime ortasındaki″c″leri ″j″ye çevirmektedirler.Terekeme ağızlarında ″geleceğim″ manasına ″gelecem″ve ″gelejjem″kelimeleri kullanılır. Bunların da ikincisi, Oğuz/Türkmenlehçesinin aksine″j″ sesini tanıyan (Kazakçada ″yıl″ yerine ″jıl″ denir)Kıpçak lehçelerininözelliğini göstermektedir (Kurat, 1992:84; Karaman,2007:98, 99; Şiraliyev,1962:16, 18, 19, 20, 224) 7.Terekemeler dil, lehçe, mutfak ve müzik kültürü gibikonularda AzerbaycanTürklerine çok yakındır (Karapapaklar, XXIV:470).Sadeceağız farklılıklarıvardır. Buna rağmen Türkiye‟deki her iki kesim debirbirlerini genellikle farklı nitelendirmektedirler.Azerbaycan‟da Azerilik adı, Borçalı‟ da Karapapak‟lık adı öne çıkmaktadır. Gerçek şu ki, Türk topluluklarıarasında yaşambiçiminden ve coğrafi şartlardan kaynaklanan bazıfarklılıklar vardır.İran‟da da çok sayıda Karapapak Türkü‟nün olduğubilinmektedir.Karapapaklar İran‟da Sulduz bölgesinde yaşamaktadır.Türkiye‟ye göçmedenönceden önce, Borçalı ve Kazak Karapapakları olarakadlandırılmıştır. Karapapak (Terekeme) Türklerinin saflığı, dürüstlüğü,vatan sevgisi ve Türk kültürüne olan bağlılıkları beniderinden etkilemiştir.Birçok kez beni evinde misafir eden değerli Karapapak(Terekeme) ailelerisayesinde Türk kültürünün inceliklerini ve gerekleriniöğrenmem de onlara olan hayranlığımı artırmıştır.Rusça sözlüğüne göre kalpak yahut papak, şapkademektir. Papak kelimesi, Azeri Türkçesinde kuzu veyakoyun derisindenyapılan serpuş manasına da gelmektedir. Azeri Türkçesindebörkün dekalpak ve papak gibi serpuş manasına geldiği bilinmektedir.GünümüzdeTürkiye ve Kafkasya‟da yoğun olarak yaşayan bu kavimKarapapakismini ataları durumundaki Kıpçaklardan ve Peçeneklerden almışlardır.Karapapakların giydikleri kalpaklar, siyah kuzu derisindenyapılmıştır.Türkiye‟nin Kars ilindeki Karapapaklar 1925 yılındaçıkarılan şapkakanununun çıkarılmasına kadar kıvırcık tüylü kuzuderisinden yapılmışkara papak giymişlerdir. Bu topluluk başına giyeceğipapağın tüylerininkıvırcık olması için yapımında bazı noktalara dikkatetmiştir. Bunlardanen önemlisi ise koyunun doğurmasından hemen önce bez yahutketen bezihazırlanmaktadır. Kuzunun doğmasıyla anasının onu emmesiniönlemekiçin hiç vakit kaybetmeden önceden hazırlanan bez yenidoğan kuzununüzerine örtülür. Bunun en büyük nedeni ise koyununyavrusunu yalamasıylatüylerindeki kıvırcığın bozulması ve „çere‟ adı verilendoğum suyununyalanmasının da etkisiyle tüylerin düzleşmesidir.Böylece belli bir süreanasını emen kuzu kesilerek derisinden papak ve yakayapılırdı.Günümüzde teknolojinin de gelişmesiyle papak giyimiazalmıştır.Fakat Türkiye‟nin doğusu ve Kafkasya‟daki soğuk iklimşartları sebebiylebazı yerlerde kıvırcık papaklar hala giyilmeye devametmektedir.Terekemelerin atalarının Kuzey Kafkasya‟da bulunanTerek Irmağıçevresinde yaşadıkları bilinmektedir. Buna bağlı olarakTerekeme terimi ileTerek Irmağı arasında da bir bağ kurabiliriz. Buna göreTerekemelerin atalarıTerek Irmağı çevresinde yaşarlarken bazı sebeplerdendolayı buraları terketmişler ve Gürcistan8 ile Türkiye‟ye yerleşmişlerdir.Gürcistan ve Türkiye‟ye geldiklerinde diğer yerli toplumlaronları Terekeme olarak adlandırmışlardır.Yani Terekeme terimini “yurtlarını terk edenler”anlamında kullanmışlardır.Osmanlılar döneminde, devlet adamları ve yöneticilerbu kavim için „Türük‟ kelimesini kullanmışlardır. Türük kelimesi konar-göçer köylü halkanlamına gelmektedir.Yine halk arasındaki rivayetlere göre güyabu kavim bir zamanlar Mekke yakınlarında yaşarkendinsel konulardaAraplarla anlaşmazlığa düştüğü için Mekke‟yi terketmiştir. Bu nedenlebu kavmin ismi „Terk-i Mekke‟ ifadesinin değişime uğramış şekli olanTerekeme olarak kalmıştır.Karapapak (Terekeme) Türklerinin günümüzde konuştuğu dilAzeri lehçesininbir parçasıdır. Türkistan‟da yaşayan Karakalpaklar ileTürkiye‟de veKafkasya‟da yaşayan Karapapak (Terekeme)Türklerinin dillerinikarşılaştırdığımızda birçok ayrılığın olduğunu görmekteyiz.Notlar:6 Tarama Sözlüğü'nde "börk, börke, börki başa giyilen külah,kalpak gibi şeyler"biçiminde yer alan sözcüğün Osmanlıcası için Radloff,bürk ve bürik sözcükleriniverir.
0 Yorumlar