Varna'da AB ilişkilerindeki dev adıma, Bosna'da ekonomik ve siyasi ilişkilerde alınan mesafeye tanıklık ettim. Cumhurbaşkanı'nın diplomasideki ustalığı ve askeri harekatlarda yazılan destan; hem sahada hem masada gücümüzün arttığını gösterdi.
ABD Başkanı Trump'ın Suriye konusundaki son açıklaması, terör örgütüne verilmek üzere bütçeye konulan 200 milyonluk paranın çıkartılması bu adımların devamının da geleceğini gösterdi. Başbakan Yıldırım ile Bosna dönüşü uçakta yaptığımız sohbette, terör örgütlerine yönelik yaptığımız her tür faaliyetimizin meşru bir hak olduğu ve bunun artık tüm dünya tarafından da kabul edildiğini kayıtlara bu denli net geçirmek, yarınların Türkiye için bugünlerden çok daha iyi olacağının da garantisi.
GÜNÜN FOTOSU
Çoğu Müslüman 200 binden fazla insanın katledildiği Yugoslavya iç savaşında Bosna'nın hafızası olarak bilinen Viyeçnitsa Kütüphanesi de yakıldı ve 2 milyon kitap ve belge de yok oldu.
Bina tekrar restore edildi ama ülkenin hafızasının çoğu hala yok.
EKONOMİYİ TUTABİLENE AŞK OLSUN...
Çok eski değil 90'lı yıllarda siyaset, çok parçalı koalisyon hükümetlerinden oluşur, istikrarsızlık siyasetin genel kuralı halinde yaşanırdı. Siyasetteki istikrarsızlığın da doğrudan vurduğu nokta; ekonomi olurdu. Türkiye'nin büyüme rakamının yüzde 7.4 olduğunun açıklandığı şu günlerde, G-20 ülkeleri arasında 1. olan Türkiye, sadece bir yılın değil, son 15 yılın siyasi-ekonomik istikrar ve gücünün meyvelerini alıyor.
Dövizdeki dalgalanmalara bakıp da ekonomide kırılmalar olacağını düşünenler fena halde yanılıyor. 2011'den itibaren en büyük büyüme oranına erişen Türkiye, 2018, 2019 ve 2020'de de büyümeye devam edecek. Başbakan Yıldırım'ın yaptığı açıklamaya göre de her yıl ortalama yüzde 5.5'ten, 6'dan az da büyümeyecek.
Şu hatırlatmayı yapmadan da geçemeyeceğim. Türkiye, son bir buçuk yıldır sınır ötesinde 2 büyük harekat yaptı ve bunların maliyetinin milyar dolarları bulduğunu da söyleyelim. Buna rağmen Türkiye, bir yandan sınırlarının dışında sınırlarını korumak adına Mehmetçiği ile savaşırken bir yandan da içeride ekonomik olarak etkilenmek bir yana rekor oranlarda büyümeye devam ediyor. Başka bir Türkiye'yi, dışa bağımlı ve IMF kapılarında birkaç milyon dolar için bekleyen eski Türkiye'yi isteyenler, artık bu sevdalarından vazgeçseler kendileri için iyi olacak..
3 BİN KADIN İSTİYOR AMA...
Düzce'nin ilk kadın milletvekili olan Ayşe Keşir, hem eski bir meslektaşımız hem de aile konusunda uzun yıllardır yaptığı çalışmalar dolayısıyla uzman. AK Partili Keşir ile geçtiğimiz gün TRT Radyo Haber'de yaptığımız programda konuşurken, Anadolu'da önemli bir sorun olduğunu bildiğimiz, reşit olmadan kendi rızasıyla evlenen ve çocuk yapan ancak 18 yaşından küçük çocuk doğurduğu için yasalara göre suç sayıldığından kocalarının hapse girmelerinden dolayı mağduriyetlerini iletenlerin durumlarını sorduk. Çok hassas bir konu bu aslında.
Hem küçük yaşta evliliği özendirmeyeceksiniz hem de gerçek bir mağduriyeti olanların bu mağduriyetini gidermeye çalışacaksınız. Aile Bütünlüğünün Sağlanması Komisyonu'nda görev yapan Ayşe Keşir, bu konuda çok titiz bir çalışma yaptıklarını ve şu 3 şartı barındıranlarla ilgili yasal düzenleme yapılmasını raporlarında önerdiklerini söyledi: "Kadının bugün reşit olma şartı. Resmi nikahlı olma şartı ve ilgili kurumlarca sağlıklı evlilik olduğu (şiddet ve zorla evlendirilme olmadığını ispatlandığı) tespit şartı" Ceza yasasında değil ama infaz yasasında bir değişiklik yapılarak, denetimli serbestlik ile çocuklarıyla olmalarının sağlanabileceği önerisi yapılmış komisyonun her partiden üyesinin imzasıyla. Bu durumda olduğunu bildiren 3 bin kadın olduğunu da ekleyelim. Başta da söyledim, konu çok hassas ve her yönüyle dikkatle ele alınması gerekiyor.
DERİN SÖZ: Ne kadar zengin olursan ol, yiyebileceğin kadar yersin. Testiyi denize daldırsan alabileceği kadar alır, gerisi ise kalır. Mevlana
0 Yorumlar