Sidebar Ads

Zakir Kaya :Başimiler Kimdir


1700 lü yıların ikinci yarısından sonra İrana hakim Şii hanedanı deviren Kürt Zendilerin hükümdarı Kerim Han ve takipçileri ile Kürtler; İranı 1820’lere kadar yönetir,

Zendi Kürt hanedanı, devlet yönetimindeki adalet, hakşinaslık ve tevazusu nedeniyle İran tarihinde her devirde iyilikle yad edilir. Hatta son İran devriminde eskiye ait anıt yapı vb. isimler yürürlükten kaldırılırken Zendilere ait tarihi yerler ve adlar muhafaza edilir. Zendi Kürt yönetimi İrana hakimiyetini sürdürürken maalesef klasik Kürt hastalığı olan birbirini çekememezlik, ittifaksızlık, taht kavgaları nedeniyle yıkılır.
 Zendi Kürt yönetiminin sona ermesi ve Şii hakimiyeti nedeniyle çoğu Sünni-şafii olan kürt aşiretlerin İrandan daha doğrusu Raojhilat Kürdistanından olan büyük göçü de 1820’ler de başlar. 
Serhat bölgesine olan büyük Zil(Zilan) göçü nedeniyle şu anda Serhatta olan aşiretlerin büyük çoğunluğu bu dönemde rojhilattan gelmedir. Zaten yaklaşık birkaç asır öncede İdrisi Bitlisi –Osmanlı ittifakı ile İran safevi devletinin yenilmesi,zayıflatılması ve geriletilmesi ile zamanında bu aşiretlerin ataları yukarı bakurdan rojhilat kürdistanına yerleşmişti. Serhat bölgesinde zaten yerleşik olan kürt aşiretleri akrabalık bağları nedeniyle kendilerine yakın olan toplulukların yanına yerleşmiştir. Başimi aşiretinin bir kısmı da Rojhilat Kürdistanında Maku Xoy Qeleni Urimiye çevresinde yerleşikken Serhata göç eder. 
Günümüzde de Başimilerin; Qeleni Maku Xoy ve Urumiye çevresinde yine mensupları vardır. Bir kısım Başimi de günümüzde Diyarbekir Silvanda birkaç köyden oluşan Narık bölgesinde yaşamaktadır, bunların da yine rojhilattan Farqine geldiği bilinmektedir. Asılnda Başimilerin kökenini anlatmadan önce Serhat bölgesi, Rewan, Şirvan( Bugünkü Azerbeycan) ve Rojhilat çevresinde Kürtlerin genelinin Zil(Zilan) ve Mil(Milan) boylarından gelme olduğunu söyleyerek başlayabiliriz.
 Zilan boyu da kendi arasında büyük aşiret konfederasyonlarından oluşmaktadır, Örneğin Celali, Ademi, Heyderi vb. aşiret konfederasyonları Zilan boyundandır. Başimiler Zilan boyunun Celali aşiret konfederasyonun Rojhilat kolundandır. Genelde Celaliler Ağrı çevresinde daha çok Bazid çevresinde yoğun olmakla beraber diğer ilçelerde de çoğunluktadır, hata Ağrı da yerleşik gelenek ile günümüzde sadece Bazid kollarına yani Qoti, Saki, Sori, Hesesori kollarına Celali denmekte, hatta bu şaxlar Celaliyen Rejber-Celaliyen Elat olarak da tarif edilmekte olup, diğer Celali kolları ise kendi adıyla anılmaktadır.
 Serhat bölgesinde Iğdır, Kars, Van, Bitlis, Muş, Erzurum çevresinde de Celalilerin diğer kolları yaygındır. Başimiler Rojhilatta Celalilerin Xelki kolu ile yakın akraba olmakla beraber diğer kolları ile de akrabalıkları vardır. Başimilerin; Zilan boyunda ise Eli, Pileki ve Redkilerle yakın akrabalığı var ,ayrıca Ademi konfederasyonunun Şemski, Qazki, Nezoyi ve Mikaili kolu ile kuvvetli tarihi, askeri, coğrafik bölgesel yakın işbirliği geçmişi vardır. Heyderi konfederasyonunda ise Hemdiki ve Etmanekilerle hem bölgesel hem askeri işbirliği geçmişi vardır. Başimiler 1800 lü yıların başında, sonradan il merkezi olan Ağrı merkeze bağlı, Axedeve pıçuk, Axedeve mezın, Birkan, Bizirxane, Boti, Cimkan, Grekol, Kevirgewk, (Eskiharman)Korko, Qezer, Uzımali köylerine yerleşmişlerdir.
 Bir kısmı Çaldıran Ebex bölgesinde Avesor, Kelereş köyüne yerleşir, ayrıca Patnosta Gameşvan ve Mozelan köylerinde de azınlıkta olmakla yerleşikleri vardır. Serhat başımilerinin; Rojhilattaki akrabaları yani Maku Xoy Qeleni Urumiye çevresine birkaç dekat önce karşılıklı gidip gelmeler-ticaret-evlilik olmakla beraber, İranda rejim değişikliği sonrası gidiş gelişlerin sınırlanması nedeniyle ilişkiler kopmuştur, Ayrıca Silvan köylerine de son zamanlarda gidiş gelişler azalmıştır. Başimiler günümüzde artık yerleşik topluluk olup Kürt geleneği olan Elat-Koçer kültürünü yani, yazın yaylalara kışın köylere çıkma geleneğini terk etmişlerdir. Başimiler yerleşik kültüre adapte olup çevredeki toplulukların hak ve hukukuna saygı gösteren, güçsüz ve zayıftan yana tavır koyan, cesur, mert, barışçıl, dindar, yurtsever bir geleneğe sahiptir. 
Başimiler köylerinde kendileri dışında başka topluluklara da yer açmış olup, diğer kürt aileler, Karapapak, Terekemelerinde sonradan gelip iç içe,yaşamış Başimiler Karapapak Kaya ailesinden İbrahim'e Haticeyi  İsmail'e Güllüzar'ı Osman'a Serayi  'yi gelin verip köylerine davet etmişler bu yiğit Karapapak Türklerini
(eski harman) Kevirgewk, köyün'de   günümüzde de bu topluluklarla  kardeşçe yaşamaktadırlar. 

Hatta geçmişte halk arasında yerin yurdun yoksa kimin kimsen yoksa git Başimilere sığın anlamına gelen, ‘Waréte ciyéte keséte tunebe here nav Başimyen xérxas da’ diye halk arasında bir söz vardır. 
Flıstani döneminde insanların per perişan ser sefil ortalıkta aç susuz kimsesiz dolaştığı o karanlık zamanlarda Mele Haci adlı bir Başimi büyüğünun tüm başimi köylerinin katılımıyla organize ettiği, gelen geçene yemek su veren bir yapı kurduğu, günümüzde bile insanların hayırsever bir yerde yemek yediğinde ‘Werin ev sifra Mele Haciye’ ( gelin bu Mola Hacinin sofrasıdır) dediği bir ortak söz vardır. Başimiler 1800’lerden sonra yerleştikleri Serhat mıntıkasından Rus işgallerine direnirler, zira bu yüzyılda Ruslar birkaç kez Osmanlı ordularını gerileterek Erzuruma kadar ilerlemiştir, bu dönemlerde çoğu yerleşikler Ruslardan kaçıp başka bölgelere giderken Başımiler hiçbir dönem yurtlarından ayrılmamış, ciddi direnişler ve bedeller ödeyerek bölgede saygın konumlarını arttırmışlardır.
 Bölgede yerleşik olan Ermeni toplulukları ile kirvelik yolu ile yakın ilişkiler kurmuşlar. 1800’lü yılların sonunda Hamidiye alaylarına asker vermiş olup 12. Hamidiye alayı Başimilerden oluşmaktadır. Hamidiye Alaylarının bir kısmı; Teşkilatı Mahsusa’nın yönetim ve denetiminde çeteleşip masum sivil köylü Ermeni topluluklarının soykırımına alet olurken, Başımi silahlı unsurları, tarihi Kürt geleneği ve edebini terk etmeyerek, dini dili ırkı ne olursa olsun mazlumlardan yana tavır koymuştur. Bu tavırdan dolayı da çok ağır bedeller ödemiştir. Bölgenin yüzyıllardır başpiskoposluğu konumunda olan günümüzde Taşlıçay ilçesinden Diyadin yönünde bir kaç km ötede Der( Üç kilise-Taşteker) köyünde yaşayan Ermeni Piskopos; Başimilerin dürüst mert vefalı meziyetlerinden dolayı kendiler ile kirvelik yolu ile dostluk kurar. 
Bu ilişkiden dolayı bölgede yerleşik halklar arasında karşılıklı saygı adalet hakşinaslık artar, 19. yüzyılın sonlarına doğru büyük devletlerin karşılıklı çıkar hesaplarına alet olan yerleşik haklar arasında çatışmalar başlar. 1900’lü yıların başında Ermeni Piskopos tarafından çok acil bir yardım mesajı ile önceden kirvelik ilişkisi ile dostlukları olan Başimi beyleri Nadir ve Bedir beylere çağrısı ulaştırılır. 
Çağrıda, Müslüman eşkıyalar tarafından Manastır ve çevre köylerinin tehdit altında olduğunu çoluk çocuk yaşlı kadınlarının canlarının tehlikede olduğu bildirilir. O sırada Nadir ve Bedir bey kardeşler hemen yanlarında hazır olan yaklaşık 40 kişilik süvari grubuyla yardıma koşar, hatta meclisteki Rusipi denilen bilge kişilerin önce olayın asılının araştırılması ve gerekirse daha büyük bir güçle gidilmesi önerisine Bey kardeşlerin geç kalınsa katliam yaşanabileceği haliyle bunu onurlarına yediremeyecekleri bildirilerek reddedilir. Başimi birliği Der’e apar topar yetişir ancak çevrede bir sessizlik hakim olduğu fark edilir, hatta Bey kardeşlerin eyvah geç kaldık bize güvenen insanlar kıyıma uğradı serzenişleri olur. 
Tabi birlik manastır civarına gelince aniden Rus birlikleri tarafından pusuya düşürülerek çevrelendiği fark edilir, civarda yakın ağaçlık ve dağlık alan olmadığından yakındaki büyük manastır kilisesine sığınırlar, 3 gün boyunca teslim olmadan çarpışırlar, Ruslar en sonunda manastırın kulek ve pencerelerinden yakılmış ot balyaları atarak bu kahraman merxasları dumandan zehirleyip şehid eder. Henüz 14-15 yaşında çok genç olan baki( kalke baqo) rahip kıyafetleri giydirilerek içeridekiler tarafından pencereden atılarak gece dışarı çıkartılır, ancak genç baqonun kaçışı yardıma çağırılacak güçlere ulaşamaz. Bu insanların mezarları günümüzde Der köyünde halkın tırba nadobedo dedikleri yerdedir. 
Ruslar bununla da kalmaz hiçbir Rus seferinde yurtlarından kaçmadan direnen bu kahraman insanların bir daha toparlanmaması için Korko köyünde Başimilerin ileri gelenleri olan, ve tekrar birlik toplama ihtimalleri olan Çaçan(Çaço) ve Süleyman kardeşleri haber ulaşmadan ele geçirir. Çaçan kardeşe abisi Süleymanı öldürmesi halinde kendisini serbest bırakılacağı teklif edilir, ancak işgalcinin kendi halkı içinde önce onurunu alıp sonra canını alacağını anlayan kardeş teklifi reddeder. İki kardeş Korko köyünden Ağrı merkeze yakın Şewran(Yakınca) köyüne kadar sürüklenerek götürülür, burada tekrar abisini kendi eli ile öldürmesi halinde serbest bırakılacağı teklif edilir, henüz bir çocuk babası genç Çaçan teklifi kabul eder silah kendisine verilince , ağabeyine değil Rus askerlere ateş eder birkaç Rus askeri öldürür daha sonra, iki kardeş Ruslarca şehid edilerek cenazeleri bir kuyuya atılır.
 Bu tarihi olayı neden bu kadar detaylı anlattım diye merak edenler olabilir. Evet yüzyıl önce coğrafyamızda insanlığın yüz karası bir soykırım katliam oldu, bu vahim olayda masum sivil çocuk kadın yaşlı Ermeniler kadar Kürtler, Türkler de öldü. Yüz yılardır birlikte yaşayan halklar, Cihangirlik hülyalarına kapılmış zamanın büyük devletlerinin megaloman yöneticileri tarafından katledildi. Bütün Türkleri-Kürtleri-Ermenileri suçlayamayız ancak cezasını çekenler, bedel ödeyenler maalesef yine bu masum yığınlar olmuştur.
 Bu olayın aslına bakıldığında Başimi ileri gelenleri ile Ermeni piskoposun dostluğu bölgede birlikte yaşam umudunu arttırmıştır, ayrılıkçı Ermeni çeteleri, geniş halk nüfuzuna sahip bu dostluktan kendilerine taraftar bulamamış, haliyle Rus çıkarları için kullanıldığını idrak etmeden uzak çeteler Piskopos adına sahte bir mesajla bu insanları Rus askerlerine yem etmiştir.
 Hatta Piskopos ve yerel ermeni halkla olan diyalogdan rahatsız olan kimi müslüman çevrelerde zaman zaman homurdanmıştır. Hz.Ademden başlayan insanlık ve inanç tarihinin son peygamberi Hz.Muhammed S.AV’ca da kati surette ortaya konan dinin ve insanlığın temel kuralları olan; Dosdoğru ol! öldürme! çalma! yalan söyleme! başkasının malına canına namusuna el sürme! iyiliği emret kötülüğe engel ol şiarları iş menfaate gelince Allah nasıl olsa affeder, benim gibi az(!) günahkar ama mümin insan dururken dünya gavura mı kalsın! şeytanın sağdan yanaşmaları ile bir kenara konmuştur ve hangi inançtan olursa olsun din adına insanı dünyanın en vahşi yaratığı yapmıştır.
 Ancak müslümanlık adına itiraz etiğini dile getirenler çok iyi biliyorlardı ki iş din iman vatan konusu olduğundan bu insanların kendilerinden kat be kat önde olduğunu, din adına kendi çıkar heva ve heveslerine mahkum olan, kendi adi menfaatlerini Allahın yolu, buyruğu diye yutturan bu sözde Müslümancıklar günümüzde de ne çok olduğunu bilmem hatırlatmaya gerek var mı?
kaynak.http://www.basimyan.com/basimiler-kimdir/

Yorum Gönder

0 Yorumlar