Bir kişinin kendi canına kıyması insanlık için daima hayret verici olmuştur ve bu konuda pek çok teori ortaya atılmıştır. İntihar konusu, başlı başına birçok bilim dalını ilgilendirmektedir. İntihar düşüncesi, eğilimi ve girişimi, yaşama dürtüsüne karşıdır ve psikolojik bir rahatsızlık olarak kabul edilir. Bu suretle İntihar konusu hakkında pek çok araştırma yapılmış ve çeşitli tanımlamalarda bulunulmuştur. Kimilerine göre intihar, kendi canına kıyan bir insanın eyleminin adıdır. Kimilerine göre ise intihar, bir halk sağlığı sorunudur.
İnsanlık tarihi boyunca intihar vakaları görülmüş olmasına rağmen İntihar sözcüğü gerçek anlamda 18 İnci yüzyıldan sonra kullanılmaya başlanmıştır. Aslında ilkel toplumlarda bile intihar eylemi söz konusu olmuş, ilkel insanlar olaya kötü ruhların ya da şeytanın neden olduğunu düşünmüşlerdir. Vikingler ve kuzey kavimleri intihar ederek ölenlerin anısına ve ailesine büyük saygı gösterirler, savaşta şehit olanların ve intihar edenlerin cennete gittiğine inanırlardı. Geçmişten günümüze Afrika da bulunan birçok kabilede intihar bir bağlılık, dostluk simgesi olarak görülmüştür.
Bilindiği gibi Müslümanlık içerisinde; intihar ederek ölenler pek hoş karşılanmamakla beraber, büyük günah işledikleri kabul edilmiş olsa dahi bu şekilde ölenlerin cenaze namazları kılınabilmektedir. Bu durum Müslüman toplumlarda da intihar üzerine olan hassasiyeti gösterir. Müslüman ve Katolik toplumlarda intihar olaylarının görülme sıklığı ise çok daha azdır. Kısaca inançlı bir yaşamın tarzının insanları intihardan uzak tuttuğu görülmektedir.
Türkçeye Tanzimat’tan sonra giren ‘’intihar sözcüğü evvelinde ise ‘hançere düşmek’, ‘ateşe düşmek’ vb. simgelerle anlatılmıştır. İntihara aynı zamanda ‘’özkıyımda’’ denilir.
İntihar önlenebilecek bir ölüm nedenidir. Bu kararın alınmasına neden olan etmenler çok değişiktir ve kendini belli edebilir. Genelde birkaç sebebin bir araya gelmesiyle bir intihar eylemi ortaya çıkar. Kendisini öldüren insanların çoğu depresyon hastasıdır. Depresyon ve diğer ruhsal hastalıklar yanında kötü yaşam olayları da intihar riskini artırmaktadır. Tüm dünyada günde ortalama 1000 kişi intihar ederek yaşamına son vermektedir. Tüm dünyada 42 saniyede bir kişi yaşamına son vermek için intihar girişiminde bulunmakta, 17 dakikada bir de bir kişi intihar nedeniyle yaşamını yitirmektedir. İntihar sıklığı yaş gruplarına göre ve cinsiyete göre değişiklik göstermektedir. Özellikle gençlerde önemli bir sorundur. ABD’de yapılan araştırmada 15-24 yaş grubunda ölüm nedenleri arasında üçüncü sırayı intiharlar almaktadır. Bu durum, Kırıkkale İl Sağlık Müdürlüğü ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Basın Bülteni,“acil serviste intihar girişimlerine psikososyal destek ve krize müdahale programı”, Mart 2010-Ağustos 2010 dönemi (6 aylık), koordinasyonu 11. Kurul toplantı değerlendirme raporunda da geçmektedir.
2012 Meclis Tutanaklarına göre, Türkiye’de son on yılda yaklaşık 27.000 kişi intihar ederek hayatını kaybetmiştir ve yaklaşık 500.000 kişinin de intihar girişiminde bulunduğu tespit edilmiştir.
Bir diğer konu ise, erkeklerin daha fazla gerçek intiharı gerçekleştirdiği, kadınların ise daha fazla intihar girişiminde bulunmuş olduğudur. Gerçek intiharlar kesin ölümle sonuçlanmaktadır. İntihar girişimleri ise bireyin kendisini öldürmek ya da zarar vermek amacıyla gerçekleştirdiği intihara yönelik, ölümcül olmayan, tüm bilerek ve isteyerek yapılan girişimlerdir.
ERGENLİKTE İNTİHAR
Otoriteye baş kaldırmaların ve sınav kaygılarının çok olduğu bir dönemdir.. Bu dönemde özellikle başkaldırı, ayak direme, özellikle anneyi eleştirme, alay etme vb. fazlasıyla görülmeye başlayabilir. Sık sık olay yaratmak, yersiz ıslık çalmak, insanları sinirlendirecek davranışlarda bulunmak, kaba davranışlarda bulunmak, dalgınlık, dikkatsizlik, kafa tutma, karşı cinsten insanlardan kaçmak, şüphecilik vb. davranışlar bu ergenlikte sık görülen diğer özelliklerdir. Bu zamanda aileler çocuklarına sabırla yaklaşmalı, çocuklarını aşırı sıkmayacak şekilde takip etmelidir.
Özellikle bazı doğu illerimizin kırsal kesimlerinde yaşanılan çocuk yaşta evlendirmeler, melankolik çocukluk aşk’ı, aile içi geçimsizlikler, çocukların sınav stresine bağlı olarak yaşanılan buhran ve ailelerin sınavlar konusunda çocuklarını bunaltmaları ergenlik döneminde karşılaşılan en büyük intihar nedenleridir.
İntihar ve Yetişkinler
Yetişkinlik demek, aynı zamanda bazı sorumlulukların yerine getirilmesi demektir. Örneğin; bakmak zorunda olduğunuz bir aileniz, aileniz ile yürütülmesi gereken düzenli ve güvenli bir ilişki, akrabalarınız ile geliştirmeniz gereken ilişkiler, iş bulma, işinizin getirmiş olduğu yükümlülükler, iş arkadaşlarınız veya patronlarınız ile geliştirmeniz gereken ilişkiler, ekonomik durum vb gibi birçok konuda belli sorumluluklar vardır. Bu yükümlülüklerin birinden veya bir kaçından duyulan rahatsızlık, bireyleri rahatsız edebilmekte ve zayıf kişilik yapılarını kolaylıkla depresyona sokabilmekte ve intihara sürükleyebilmektedir.
Ülkemiz içerisinde işsizlik büyük bir sorundur. Bununla beraber işsizliğin getirmiş olduğu bazı durumlar vardır. Kişi kendisinde moralini bozacak düşünceler üretmeye daha fazla zaman bulur. Daha çabuk sinirlenir, küçük olaylardan etkilenir, olmadık anlamlar çıkarabilir. Bu gibi durumlar bireyde çökkünlük yaratır. Bireyin kendiliğine verdiği değer düşebilir ve kişi buna bağlı olarak kendini işe yaramaz biri olarak görebilir. Bu tip bir değersizlik hissi kişinin yaşama duyduğu bağlılığı etkileyebilir. Özellikle bakmakla yükümlü olduğu kişiler var ise, birey daha fazla mutsuzluk, çaresizlik ve ümitsizlik içerisine girebilir. Bu durum kişilerin depresyona sürükleyebilecek bir süreçtir.
Bununla beraber kişilerin riskli işlerde yüksek miktarlarda para ve mülk yitirmesi veya yüksek borç yükleri altında zorlanmaları, kişileri depresyona itebilmektedir. Özellikle ekonomik krizlerin sonrasında ‘’onamik’’ intihar da diyebileceğimiz ve temelinde kargaşa olan bu tip intiharlar görülebilmektedir. Bireyler normal alıştıkları düzenin dışında, ekonomik olarak hayatlarının alt üst olmasıyla intihara yönelebilmektedirler. Nitekim 1929 yılında dünyayı ekonomik yönden kasıp yaşanan ‘’ büyük buhran’’ da birçok insan intihar etmiştir.
Yetişkinlerde bir başka intihar konusu da ailelerden kaynaklanabilir. Özellikle boşanmaların bir tabu olarak görüldüğü kültürlerde bu durum intiharı tetikleyebilmektedir. Aile içi geçimsizliklerde ve zorla sürdürülmeye çalışılan evlilikler bireyleri intihara sürükleyebilmektedir. Boşanmaların olduğu toplumlarda intihar oranları daha düşük olmaktadır. İntihara verecek derece yaşanan çiftler arası geçimsizlik, daha vahim sonuçlara yol açabilmekte ve kişileri intihara doğru sürükleyebilmektedir. Özellikle toplumumuzda farklı gerekçeler ile eşler arasında yaşanılan büyük sorunlara rağmen çevre, eşleri evli tutabilmek adına büyük bir baskı oluşturur. Bu baskı sonucunda aile içi şiddetler görülebilmekte ve bireyler intihara yönelebilmektedir. Bu aile içi şiddet kardeşler arasında veya ebeveynlerin çocuk üzerinde şiddet uygulamaları olarak da ortaya çıkabilmektedir.
İNTİHAR VE YAŞLILAR
Yaşlılıkta insanların kendi içlerinde bir çatışma halinde olması, geçmiş hayatının bütünsel bir muhasebesini yapması, kişiyi kendine karşı saldırgan ve pişmanlık dolu bir hal’e dönüştürebilmektedir. Özellikle bu yaşam muhasebesi sonucu yaşadığı ümitsizlik, yalnızlık ve bir işe yaramama gibi düşünceler bunu yaşayan kişiyi çok rahat bir şekilde intihara sürükleyebilir.
Kişilerin İş hayatında kazandığı birçok avantajı emeklilikle beraber kaybetmeleri ve sonrasında yaşadığı emeklilik döneminde eski üretkenlikten uzaklaşmaları, kendileri ile ilgili olan işe yarayamama düşüncelerini geliştirebilirler, bu durum kişileri daha çabuk bunalıma ve depresyona sokabilmektedir.
Sonuç olarak; İntihar ve intihara teşebbüsler tüm toplum kesimlerinde görülebilen vakalardır. İntihara teşebbüs davranışını bilhassa uzun süre depresyona girmiş ve ümitsizliğe kapılmış kişilerde görmek olasıdır.
İntihara meyilli kişi, yakın çevresi tarafından iyi izlenmeli ve psikiyatrik tedavi görmekten çekinmemelidir. İntihara meyilli biri asla çevresi tarafından suçlanıp eleştirilmemeli ve gayet sıcak bir davranış tarzı ile iletişim kurulmalıdır.
Depresyonun ve çaresizliğin etkisi ile kişi, daha sinirli veya toplumdan uzaklaşan biri haline gelebilir. Örneğin, anne- babasıyla, patronuyla ya da arkadaşlarıyla çok sık münakaşa yaşayabilirler. Durumun getirisi olarak şefkat duygusu ve sevgi de azalabilir. Şefkat ve sevgi azlığı ise, kişiyi daha da yalnız hal’e sokar.
Kişileri intihar veya intihar teşebbüsüne yönelten durumlar kolektif bazı olayların sonucu olabilir. Ekonomik sorunlar, buna bağlı olarak aile içi geçimsizlikler ve şiddet, yalnızlık, boşanma vs. gibi sebep sonuç doğuran bir dizi sebep olabilir. Bu durumlar kişilerin iç dünyasında, ümitsizlik, kaygı, bıkkınlık, karamsarlık, çaresizlik gibi durumlara yol açabilmektedir. Bir İntihar girişimini iyi anlayabilmek için altında yatan nedenler iyi analiz edilebilmeli ve kişiyi intihara sürükleyen nedenler ortadan kaldırılabilmelidir. Aksi takdirde intihar girişiminin şiddetini arttırarak tekrar edilebileceği unutulmamalıdır.
Her intihar tehdidi ciddiyetle ele alınmalı, kişinin önemsendiği ve verdiği mesajların anlaşılmaya çalışıldığı intihara meyilli insana hissettirilmelidir. Kişi dikkatle dinlenmeli ve kişi ile mümkün olduğunca iletişim kurulmalıdır.
İntihar, kişinin içinde bulunduğu ruh halinin sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu ruh halinin etkisinin atlatılması durumunda kişi, intihar girişimine bulunmadan normal yaşamına dönebilir.
İnsanların gelişimsel dönemler içerisinde ortaya çıkan psikolojik, biyolojik ve sosyal değişimler, kişileri depresyona sokabilmekte ve intihar davranışlarına yönlendirebilmektedir.
İntihar eğilimleri biyokimyasal değişikliklere de bağlı olabilir. Bu sebeple sadece psikoterapiler değil, yerince somatik tedavilerde gerekli olabilir. Özellikle Antidepresan ilaçlar muhakkak doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Bununla beraber, ‘’İlaçlar kimyasaldır’’, ‘’zararlıdır’’ diyerek aktarlarda kontrolsüz satılan bitkisel ürünleri kullanmak da tehlikeli olabilmektedir.
Din ve inanç konusu da intiharlarda önemli bir durumdur. Kişinin hayatın içerisinde katlanmak zorunda olduğu pek çok duruma sabretmesi, ölümden sonrasına ait ahiret inancı, dua ederek teselli bulması gibi pek çok neden, insanların intihardan uzak durmasına sebep olabilmektedir. Özellikle ‘’Cennet’’ ve ‘’Cehennem’’ gibi ahret inancı kavramları ve intihar edenin ‘’Cehennemlik’’ olduğu gibi ölüm ötesi inanışlar, kişileri intihar olaylarından uzak tutabilmektedir.
Mesleki intiharlar ise önemli bir başka konudur. Özellikle işyerlerinde uygulanan mobbing veya ağır çalışma koşulları, kişileri ruhsal rahatsızlıklara sürükleyebilmekte ve ani ortaya çıkan krizler ile kişiler intihara yönelebilmektedir.
Ekonomik sıkıntılar ve bu ekonomik sıkıntıların kişilerin hayatında yarattığı hayal kırıklıkları da, kişilerde depresyona neden olabilmekte neticesinde intihar veya intihara teşebbüs olayları görülebilmektedir.
Bir bakıma intihar olaylarının arkasında anlaşılamama, ilgisizlik, sevgisizlik, çaresizlik gibi duygular bulunmaktadır. Kişilerin kişilik yapıları farklılık gösterdiğinden dolayı, bazı kişilerin bu duygular ile başa çıkamaması ve intihara yönelmesi normaldir. Özellikle Obsesif, mükemmeliyetçi ve içe kapanık kişilikler bu konularda daha hassas ve intihara meyilli olabilmektedirler. Hayatın içerisinde yaşadıkları hayal kırıklıkları ile daha kolay karamsarlığa kapılmakta ve depresyona girebilmektedirler.
Sonuç olarak, İnsanlık tarihi boyunca görülen intihar olayları, kültürden kültüre ve toplumdan topluma yöntemsel ve işlevsel değişiklikler göstermesine rağmen hızla artmış ve günümüzde de önemli bir halk meselesi olarak güncelliğini korumaktadır. İntiharların toplumsal bir sorun olarak görülmesi, toplumun, özellikle de ailelerin intiharlar hakkında bilgilendirilmesi, insanların kolaylıkla gidebileceği tedavi merkezlerinin açılması ve buraya giden kişilere toplumu farklı gözle bakmaması sağlanmalıdır.
İntihar, bir mana da yok olma ve hayattan kopmaktır. Hayatta hiçbir şeyin insan hayatından daha değerli olmadığı bilincine varılmalı, intihar davranışına neden sebep her neyse, bunun altında yatan duygunun gelip geçici olduğu unutulmamalıdır.Zakir KAYA Sizden biri KHA
0 Yorumlar