HÂTEM-İ ÂSAM, yani Sağır Hâtem diye bilinen zat, bilgisi, takvası ve tevazusu ile haklı bir şöhret kazanmıştı. Bir rivayete göre sağır da değildi. Karısını utandırmamak için, onun işlediği bir suçu duymazlıktan gelerek, bütün ömrünü sağır taklidi yaparak geçirmişti.
İşte bu zat, dostlarıyla birlikte bahçede oturuyordu. O sırada sineğin biri örümcek ağına düşmüş, vızıldamaya başlamıştı. Örümceğin zayıf görünüp susması hilekârlığındandır. Sinek onun ağının tuzak olduğunu anlamamış, şeker sanarak oraya düşmüştü. Hâtem sineğin vızıltısını duyunca ona şöyle seslendi:
“Ey açgözlülüğü yüzünden ayağı tuzağa tutulan sinek! Her yerde balla şeker bulunmaz. Bazı köşelerde böyle ağlar, tuzaklar bulunur.”
Orada bulunan dostlarından biri, Hâtem’in sineğin vızıltısını duyduğunu ve ona karşı söylediklerini işitince dayanamayıp sordu: “Ey Hak yolunun yolcusu! Sana hayret ediyorum. Bizim bile zorla işittiğimiz sinek vızıltısını, sen nasıl duyabildin? Sineğin sesini bile fark ettikten sonra, sana sağır demek doğru mu?”
Hâtem gülümseyerek: “Ey keskin akıllı dostum, faydasız söz işitmektense sağır görünmek iyidir. Meselâ yanımda bulunanlar, kusurlarımı örterek beni hep methederler. Ama onlar kötü huylarımı sakladıkça bir gün gelir, gururum beni altedebilir, nefsimin esiri olabilirim. İşte bu durumdan kurtulmak için kendimi herkese sağır bildirdim. İstedim ki,
yanımda bulunanlar beni sağır sandıkları için iyilik veya kötülüğüme dair ne biliyorlarsa söylesinler. Bu durumda kötü huylarımı öğreniyor ve ondan vazgeçmeye çalışıyorum. İşte kendimi sağır tanıtmaktaki amacım budur.”
Övgü ipiyle kuyuya inme. Hâtem gibi sağır ol, kendi ayıplarını kendi kulağınla dinle!
0 Yorumlar