Hristiyan dünyasının en önemli bayramı Christmas bu gece. Noel olarak da anılan bu gece hakkında doğru bilinen yanlışlar...
"24 Aralık gecesi ve 25 Aralık Hıristiyanlar için özel bir gece ve özel bir gün. Dünyadaki 2.2 milyar Hristiyan bu geceyi Noel / Christmas olarak kutlayacak.Bu gece İsa'nın 'doğum günü' değil. Bu gecenin 'yeni yıl' ile bir ilgisi yok. (İsa'nın doğum günü yok. Doğum günü bilinmiyor.) Noel / Christmas gecesi İsa'nın doğum günü kutlanmıyor ama "Beden alıp dünyaya geliş olayı" kutlanıyor. Noel / Christmas, Hristiyanların "Epiphany" diye isimlendirilen yortularından kaynaklanmış dini kökenli bir töredir.
Hristiyanlar her yıl 6 Ocak tarihinde "Epiphany" diye adlandırılan bir "yortu" gününde; (1) İsa'nın beden alıp dünyaya gelişini, (2) 8 günlük iken sünnetini, (3) 40 günlük iken mabede sunuluşunu, (4) 12 yaşında din adamlarıyla konuşmasını, (5) 30 yaşında vaftizci Yahya tarafından vaftizini, bir arada, tek bir günde kutlarlardı.
KUTLAMA MS 354'TE BAŞLADI
Hristiyanlık öncesi Roma'da ise değişik putlara tapanlar 25 Aralık günü Güneş'in yükselişine dayalı olarak, Güneş sembolü ışığa taparak değişik eğlenceler düzenlerdi. Bu eğlenceler Hristiyan dininin ahlak anlayışına ters, çarpık eğlencelerdi.
Hristiyan dinini Roma'da yaymaya çalışan din adamları "6 Ocak'ta Epiphany yortusundaki kutlamalar arasında yer alan 5 farklı kutlamadan" biri olan "İsa'nın beden alıp dünyaya gelişinin kutlamasını" 25 Aralık gününe çektiler. Böylece milattan sonra 354 yılından itibaren 25 Aralık kutlamaları Roma'da İsa'nın doğum kutlamalarına dönüştü.
İSTANBUL'DAKİ KİLİSE DE BU KARAR UYDU
380 yılında, "Doğu'daki Hıristiyanların da Batı'dakiler gibi, İsa'nın beden alıp dünyaya gelişini 25 Aralık'ta kutlamaları" için emir çıkardı. Şimdi Hıristiyanlar bir bütün olarak 25 Aralık gününü kutluyor ama Ermeniler hâlâ 6 Ocak gününde "Epiphany" kutlamalarını sürdürüyor.
NOEL-CHRISTMAS NE DEMEK?
24 Aralık gecesi ve 25 Aralık günü kutlamaları daha sonraları, 597 yılında Noel / Christmas olarak adlandırıldı.
Bunun hikâyesini de Nurhan Bemad'dan öğrenmiştim. İsa'nın doğumu Latin dilinde söyle anlatılır:
"Festum nativitatis Domini nostri Jesu Christi"... Bu uzun anlatım değişik kiliselerde tekrarlanırken kısaltılarak "Dies Natalis Domini"(Jour de naissance du Seigneur) halini aldı. Bu kısa anlatım içindeki Natalis kelimesi de "derive" olup, İtalya'da "Natale", İspanya'da "Navidad", Portekiz'de "Natal" ve Fransa'da "Noel" haline geldi.
Papa Gregoire le Grand taralından 597 yılında Saksonlara Hristiyan dinini öğretmek misyonu ile İngiltere'ye gönderilen St. Augustin, Hristiyan propagandası için "görkemli ayinler" düzenledi, 25 Aralık kutlamalarını da kısaca "Noel" günü olarak adlandırdı.
Hıristiyan kiliselerinde "mass" ekmek ve şarabın takdisi ayinlerine verilen isimdir.
İsa'nın (Christ'in) beden alış ayininin yapıldığı güne bu yaklaşımla Christmas günü denildi.
..........................................................................................................
Noel (Christmas) nedir? Niçin ve nasıl kutlanır? Noel kutlamak caiz midir?
Türkçe’de yanlış olarak yılbaşı kutlamasıyla özdeşleştirilen “noel”, Latince’de “Tanrı’nın doğum günü” anlamına gelen ve Hz. İsa’nın (a.s.) doğum günü kutlamasını ifade eden “dies natalis” teriminin Fransızca karşılığıdır.
Bu terim diğer batı dillerinde II natale (İtalyanca), cristes-maese (eski İng), kerst-misse (Danca) gibi kalıplarla karşılanmış, günümüz İngilizcesine de christmas şeklinde geçmiştir. (İslam Ansiklopedisi, T. Diyanet Vakfı, cilt: 33, s: 201)
CHRİSTMAS NE DEMEK?
Batı Hıristiyanlığı tarafından 25 Aralık’ta kutlanan Christmas’ın tarih ve kutlama olarak kökeni de eski Roma tarafından benimsenen “Güneş tanrısı” Mithra’nın doğum günü kutlamasına (Natalis solis invicti) dayandırılır. Hıristiyan ilâhiyatçılarına göre başta noel olmak üzere erken Hıristiyanlık’ta yer almayan ve içerdiği pagan eğlence unsurlarından dolayı sonraki din adamlarınca eleştirilen putperest festivallerinin Hıristiyan kutlamalarına dönüştürülmesinin sebebi o dönemde Roma’daki Hint-İran kökenli Mitra inancına karşı Hıristiyanlığı korumaktır. Fakat bir çok Doğu kilisesi İsa’nın doğum günü olarak 6 Ocak tarihini benimserken Batı kiliselerinde bugün İsa’nın vaftiz günü (Epiphani) olarak devam ettirilmiştir. Dolayısıyla günümüzde Christmas, Batı Hıristiyanları tarafından 25 Aralık tarihinde kutlanmakta ve Julian takvimine dayanan 1 Ocak’taki yılbaşı eğlenceleriyle birleştirilmektedir. (a. g. e. s: 202)
NOEL BABA KİMDİR?
Türkçe’ye Noel Baba ismiyle ve yılbaşı eğlencesiyle bağlantılı biçimde giren kutlamalar; bugünkü Antalya’nın Derme ilçesinde piskopos olarak görev yaptığı ve 6 Aralık 352 veya 354’te öldüğü düşünülen Santa (Aziz) Nikolas adlı bir Hıristiyan azizinin etrafında şekillenmiştir. Denizcilerin, tüccarların, gezginlerin ve çocukların koruyucu azizi olduğuna inanılan bu kişi, daha sonra Santa Claus ismiyle Noel akşamı çocuklara hediye dağıtan efsanevi şahsiyete dönüşmüştür. Kırmızı kıyafeti, uzun beyaz sakalı ve baca deliğinden girip şömineden çıkması gibi hayali ve komik özellikleri ilk defa 1870’te Thomas Nast adlı bir ressam tarafından çizilmiştir. Santa Claus’un evinin kuzey kutbundaki buzlar ülkesinde olduğu ve Ren geyiğiyle çekilen bir kızak kullandığı efsanesi yayılmıştır. Noel kutlamasının bir başka temel unsuru olan çam ağacının Yunan ve Roma pagan kültürlerindeki Attis tanrısına yönelik âyinden kaynaklandığı kabul edilmektedir. Aslında putperest inanç ve felsefelerine dayanmakta olup Hıristiyanlığa sonradan giren Noel, günümüzde bir Hıristiyan bayramı şeklinde kutlanmakla birlikte bu bayrama has unsurlar Batı kültürünün yayılması ile birlikte Hıristiyan olmayan ülkelerde de birer tüketim ve eğlence fırsatı olarak görülen yılbaşı kutlamaları bünyesinde benimsenmiştir. Ayrıca Katolik Hıristiyan geleneğinde şekillenen takvim anlayışının bir parçası olan yılbaşı uygulaması da esasen pagan Roma kökenli yeni yıl anlayışının devamı olup, aşırı tüketime yönelten bir eğlenceye dönüştüğü için bugün pek çok Hıristiyan tarafından eleştirilmektedir. (a.g.e. s: 202)
MÜSLÜMANLAR İÇİN YILBAŞI MUHARREM’DİR
Bu sebeple, İslâmi sene başının Muharrem ayıyla başladığını ve Müslümanların yeni senelerine Muharrem ayıyla girdiklerini, milâdi yılbaşılarının Müslümanlarla ilgisi olmadığını hatırlatmakta fayda görüyorum. Cihan Peygamberi (s.a.s.)’nin Mekke-i Mükerremeden, Medine-i Münevvere’ye olan hicreti; Hz. Ömer (r.a.) devrinde Hicri takvimin birinci senesi olarak alınmış ve senebaşı olarak da Muharrem ayı kabul edilmiştir. Yılbaşı kutlamalarıyla imanımız, ahlaki ve milli değerlerimiz, iktisadi ve cemiyet hayatımız yaralanmaktadır. Bir yılbaşı gecesinde tüketilen içkiler, oynanan kumarlar, çılgınca düzenlenen eğlenceler, yemek israfı, çam süslemesi ve kesilen hindilere ödenen paralarla ne gibi faydalı hizmetlerin yapılabileceğinin hesabı ortadadır.
YILBAŞI SEBEBİYLE ÖMRÜMÜZÜN MUHASEBESİNİ YAPALIM!
Yılbaşı sebebiyle ömür sermayemizden koskoca bir senenin; (365 gün, 52 hafta, 12 ay) geride kaldığını ve bir daha dönmeyeceğini lütfen bir düşünelim. 2013 yılı nasıl geçti? sorusuna herkesin vereceği cevap farklı farklıdır. Çünkü herkes kendi hayatını yaşıyor, kendi hikayesini yazıyor, kendi zaviyesinden olaylara bakıyor. Geride kalan koskoca bir yılın dökümüne baktığımızda, ‘iyi’, ‘kötü’, ‘acı’, ‘tatlı’ veya ‘kolay’, ‘zor’ değil de ‘uzun bir yıl’ olarak; bu 365 güne neler sığdığına bakmalıyız. Yeni yıla girerken evvela geçmiş yıllara bakacağız. “Şimdiye kadar ben ne yaptım?” sorusunu kendimize sormalıyız. Yılbaşının gelmesi önemli değil. Asıl önemli olan önümüzdeki sene nasıl olmalı? Ben ne yapmalıyım? Acaba Allah’ın emanet olarak verdiği organları, Allah’ın emrinde O’nun istediği gibi çalıştıracak mıyım? Aklımı nerede kullanacağım? İnsanlık için, din-diyanet için neler yapacağım? düşüncesiyle hayatımızda yeni bir sayfanın açıldığının, önümüzde kocaman bir yıl olduğunun bilincinde olmalıyız. Zamanının kıymetini bilmeyen, zamanla kıymetsiz olur, sözünün doğruluğunu bilmeliyiz. Zamanın ve zamanın bağrındaki insanın kadrini bilmeliyiz. Zamanı gösteren saatlerin, hayatımızın yeğâne yol göstericileri olduğu gerçeğini unutmamalıyız.
Şu anımızı iyi değerlendirmek durumundayız. Geçmiş mazide kalmıştır. Geleceğe dair elimizde bir senet, bir teminat yoktur. Öyleyse gün bu gün; an bu an; saat bu saattir. Dolayısıyla kıymetine binaen parçalara ayırdığımız zamanın her kilometre taşında durup düşünmemiz gerekiyor.
Beden kefenlenip toprak ile buluşmadan, ruh kanatlanıp berzah alemine uçmadan, elimizde henüz fırsat varken, tevbe kapıları kapanmadan, kendimizi ciddi bir nefis muhasebesine tabi tutmalıyız. Hayatımızın bugüne kadarki kısmının odağında ne olduğuna bir bakalım. Neyin peşinde koşuyor? Hangi gaye için çaba sarfediyor? Neler için mücadele ediyor? Kısaca İslam’ın çilesini kalbimizde hissedebiliyor muyuz? Gece uykularımızın kaçtığı oluyor mu? Bir yetim gördüğümüzde başını okşayıp ta, gözlerimizin dolduğu oluyor mu? Sarraf gibi İlâhi Kudretin bizlere sunduğu altın hükmünde olan 24 saati nasıl harcıyor? ‘Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekiyor muyuz?
“İnsan için çalışmasından başka bir şey yoktur” (Necm/39) buyuran ilâhi çağrıya kulak verelim. Ömrümüzü boşa harcamayalım. Yılbaşı kutlayacağız, diye sabahlara kadar tıka basa midemizi doldurupta hastanelik olmayalım. Ömür sermayesini iyi kullanalım, israf etmeyelim.
Geliniz hep birlikte hayatımızı şöyle bir gözden geçirelim. Kendimizi ciddi bir nefis muhasebesine tabi tutalım. Hayatımıza yeni bir yön verelim. Geçmişte yaptığımız hataları yeni yılda bundan sonra yapmayalım.
.................................................................................................................
İŞTE BATIDA ANLATILAN NOEL HİKAYESİ
ÖZELLİK İLE EN SON SATIRDA YAZILAN SÜRE İSMİNE DİKKATİNİZİ ÇEKMEK İSTERİM
NAH SURESİ:
0 Yorumlar