"Paralel Yapı" soruşturmaları, örgüt üyelerinin, cemaat imamlarından talimat almak suretiyle kendilerine verilen imkanları devlet hiyerarşisi dışında kullandıklarını ortaya koyuyor.
KONYA
Türkiye'de "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturmalar, devletin önemli kademelerde yer alan örgüt üyelerinin, cemaat imamlarından talimat almak suretiyle kendilerine verilen imkanları devlet hiyerarşisi dışında kullanarak ve kullandırarak yasa dışı faaliyetlerde bulunduğunu ortaya koyuyor.
KHA muhabirinin, Türkiye'de yürütülen "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına yönelik soruşturma, hazırlanan iddianameler ve emniyet raporundan derlediği bilgiye göre, sivil imamların, emniyet, yargı gibi devletin üst kademeleriyle irtibatları, örgütün emir komuta şeklinde hareket ettiğini gösteriyor.
Şanlıurfa'da 6'sı polis 7 şüphelinin gözaltına alındığı operasyon da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) işleyişini bir kez daha ortaya koydu. Operasyonda gözaltına alınan polislerin, 6-7 Ekim Kobani olayları öncesi KOM Şube Müdürlüğünün, plaka tanıma sistemini kullanmak için Muhabere Şube Müdürlüğüne gönderdiği resmi yazıyı örgütün "emniyet imamı"nın talimatı doğrultusunda kasten işleme koymaması, cemaat imamlarının etkisini gözler önüne seriyor.
Devletin önemli kademelerde yer alan örgüt üyelerinin, cemaat imamlarından talimat almak suretiyle kendilerine verilen imkanları devlet hiyerarşisi dışında kullanarak ve kullandırarak yasa dışı faaliyetlerde bulunduğunu ortaya koyuyor.
Emniyet Genel Müdürlüğünün, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" konulu raporunda, FETÖ/PDY mensuplarınca "kainat imamı" ve "mehdi" olarak kabul edilen Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı örgütün, "danışman kadrosu", "kıta imamları", "ülke imamları", "bölge imamları", "il imamları", "ilçe imamları", "esnaf imamları", "semt imamları", "ev imamları" üzerinden örgütlenerek, tabana yayıldığı anlatılıyor.
Raporda, kıta, ülke, bölge, şehir, ilçe, semt ve ışık evi sorumlularının yanı sıra kamuda faaliyet gösteren kurumların her birinin başına, örgütçe "imam" olarak adlandırılan ve kurumların hiyerarşik yapıları dışında olan sorumlular atandığı belirtildi.
İmamların genelde kurum dışından atandığı, bununla birlikte, her kurumun ayrıca kendi içerisinden sorumlu imamları da olabildiği bildirilen raporda, şunlar kaydedildi:
"Mülkiye, Emniyet, TSK, MİT ve yargı içerisinde faaliyet gösteren imamlar ise ayrı bir yapılanma içerisinde yer almakta, bu yapılanmada yer alanlar, devletin hassas kurumlarında görev yapmaları nedeniyle takip edilmemek için diğer örgüt mensuplarına nazaran daha fazla önlemler almakta ve teknolojinin iletişim konusunda sağladığı imkanlardan kontrollü bir seviyede istifade etmektedir. Örgütün yurt içinde toplum tarafından bilinen eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları, ekonomik kuruluşlar, medya organları ve sağlık kuruluşlarının, Türkiye mütevellisine bağlı ayrı sorumluları bulunmaktadır. Bunlar örgütün önemli birer finans kaynağı olmanın yanı sıra taban kazanmak ve algı operasyonları yapmak maksatlarıyla da kullanılmaktadır.
Türkiye'den sorumlu imama beş bölge imamı, onlara da bu beş bölgeyi oluşturan şehirlerden sorumlu imamlar bağlıdır. Her şehir büyüklüğüne göre alt bölgelere, bölgeler semtlere bölünmüş olup, her birisinin başında ayrı bir yetkili (imam) atanmıştır. Semt imamlarının altında o semte bağlı evlerin, ışık evlerinin imamları yer alır. Her bölgenin başında da yine bir imam (bölge imamı) vardır. Başındaki imamla beraber, bir de 'eğitim danışmanı' bulunmaktadır. İmam, daha çok işin finansal ayağını oluşturan esnaf sisteminin uygulanmasını sağlarken, Paralel Yapı'nın temelini oluşturan talebe kısmının başında 'eğitim danışmanı' bulunur."
"Ast-üst ilişkisi, askeri hiyerarşiden daha sistemli"
Raporda, Türkiye'yi kapsayan beş bölgenin İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep ve Erzurum olduğu, bölge imamlarının altında il imamlarının bulunduğu bildirildi. Büyük illerin altında en az iki "eyalet", eyaletin en az "üç büyük bölgesi", büyük bölgelerin ise "en az üç küçük bölgesi" olduğu belirtilen raporda, imamların "işin para kısmından" sorumlu olduklarına işaret edildi.
Raporda, "Örgütün legal görünümlü eğitim, finans, medya gibi faaliyetlerinden sorumlu imamlar ile illegal yapılanmalardan sorumlu imamları arasında geçişlerin yaşanabildiği, eğitim alanında faaliyet gösteren bir imamın, zamanla kamu kurumlarından sorumlu olmasının veya illegal alanda görevli bir il imamının medya faaliyetlerinde görevlendirilmesinin mümkün olduğu" kaydedildi.
Talimatlar aklın ötesinde kutsiyet kazandırılarak uygulanıyor
"Gülen'in, örgüt üyeleri üzerinde, kendi ifadesiyle, 'uyarılarının ve tavsiyelerinin birinci derecede hareket ettirici etkiye sahip olduğunun' söylenebileceği" belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:
"Pensilvanya Örgütü, 'lider merkezli' bir yapıya sahiptir. Lidere en yakın insanlar, liderin koruyucusudurlar. 'Lider' etrafında örgütlenen hareketin en dışında ise 'örgüte ilgi duyanlar' bulunur. Bu tür bireyler önemlidir. Çünkü örgüt meşruiyetini, sempatizanlarının sayıca çokluğuna dayandırmaktadır. Bu bireyler esas itibarıyla örgüt içinde değillerdir. Ancak örgüt dışında da değillerdir. Sadece örgüte ilgi beslemektedirler. FETÖ/PDY örgütlenmesi, gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kağıtları ile haberleşme, öz geçmiş raporu verme (CV) ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasa dışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır. FETÖ/PDY'de Gülen'in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya tavır kuvvetle ezilmekte, liderin ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatları, aklın da ötesinde bir kutsiyet kazandırılarak, uygulanmaktadır. Gülen başta olmak üzere, örgüt yöneticileri halka hitap ederken büyük bir tevazu sergilerken, örgüt içerisinde mutlak bir otorite ile hareket etmekte olup, örgüt içerisinde ödül ve ceza sistemi uygulanmaktadır."
Örgüt mensuplarının evliliklerinin dahi, bağlı bulundukları imamların izin ve talimatları doğrultusunda gerçekleştiği, evlilik kararı veren örgüt mensubunun bu durumu kendisinden sorumlu imama ilettiği, müstakbel eşini yine örgüte bağlı olan bayanların resimlerinin bulunduğu bir katalogdan seçtiği vurgulanan raporda, böylelikle hem mensupların örgüte bağlılığının artırıldığı hem de örgütten ayrılma durumunda ayrılan kişilerin eş ve çocuklarının örgüt talimatı ile kendisinden uzaklaştırılarak baskı oluşturulduğu bildirildi.
Raporda, "örgüt mensuplarının iş ve özel hayatlarındaki bütün kararlarını örgütün tasarrufuna bırakmış olmalarının altında yatan sebeplerden en önemlisi, bağlı oldukları imamların ve Fetullah Gülen'in hata yapmayacağına inanmış olmalarıdır. Ayrıca örgüt mensuplarının tamamına belli görev ve sorumluluklar verilerek, bağlılıkları perçinlenmektedir" ifadelerine yer verildi.
"Ceza ve ödül sistemi bulunan profesyonel bir örgüt"
Konya Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, "FETÖ/PDY'nin, belirlenen amaçlar etrafında insan sayısı olarak üçten fazla kişinin bir araya geldiği, hiyerarşik görev dağılımının yapıldığı, gizliliğin esas alındığı, iş bölümünün, faaliyet alanlarının, sorumlulukların önceden tespit edildiği, eleman ve finansal kaynak temini ile üyelerinin eğitiminin ne şekilde yapılacağı gibi hususların açıkça ortaya konulduğu, iletişimin gizliliğine riayet ederek kod isim ve yemin uygulaması olan, kendine özgü ceza ve ödül sistemi bulunan profesyonel bir örgütlenme" ifadeleri dikkati çekiyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarının ve il emniyet müdürlüklerinin etkin birimlerinde yapılanan örgütlü yapının, emniyet birimlerinin doğasında var olan cebir ve şiddet kullanma yetkisinin verdiği baskı ve korkutuculuğu kullanarak, çoğu zaman delil uydurularak, veya var olan olgular kasten farklı yorumlanarak, hedefte olan kişi ve kurumları etkisiz hale getirdiği belirtiliyor.
Örgütün, "Devletin ve Cumhuriyet'in varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya ele geçirmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla kurulmuş örgütlü yapıya sahip, cebir ve şiddet yöntemlerini kullanan bir terör örgütü" olduğu ifade ediliyor.
"Temel hedef devlet otoritesini ele geçirmek"
Örgütün televizyon, radyo, gazete, dergi gibi iletişim alanındaki faaliyetlere ağırlık verdiği, finansal kaynaklarının; gruba mensup şirketler, basın-yayın alanında elde edilen gelirler, okul, yurt ve pansiyonlardan istifade eden öğrencilerden alınan paralar, toplanan kurban derileri ve gruba ilgi duyan zengin iş adamlarının destekleri ile örgüte üye olan kişilerden "himmet" adı altında alınan paralar olarak ortaya çıktığı bildiriliyor.
FETÖ'nün temel hedefinin, şantaj, tehdit ve yasa dışı dinleme gibi faaliyetlerle devlet otoritesini kendi amaçları doğrultusunda baskı altına almak, yönlendirmek, alternatif otorite ortaya çıkarmak ve neticede devlet otoritesini ele geçirmek olduğu kaydedildi.
Örgütün, ülkenin birliğini bozan terör olaylarına karşı dahi hedefe ulaşmada kendilerine engel gördükleri herkesi kanun dışı yöntemlerle saf dışı bırakmak istediği, isimsiz mektuplar ve yapılan oynamalarla suç unsuru haline getirilen tapelerin Adalet Bakanlığınca dikkate alınarak ihbar mahiyetinde kabul edildiği, bu sayede bazı hakim ve cumhuriyet savcıları hakkında müfettiş incelemesi yaptırıldığı bildiriliyor.
Ürettiği sahte belge ve delillerle örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmaların açılmasının sağlandığı, örgütün bu şekilde tasfiye edilen kadrolara kendi elemanlarını yerleştirdiği ifade edildi.
Muhabir: Metin Bolat, Rifat Yerlikaya
Muhabir: Metin Bolat, Rifat Yerlikaya
0 Yorumlar